Evrim teorisi canlılığın başlangıç noktasında çok açık
bir biçimde çürümektedir. Evrim teorisi, sadece türlerin oluşumuna değil, daha
canlıların yapıtaşı olan hücreleri meydana getiren tek bir protein molekülünün
bile tesadüfen nasıl oluştuğuna bir açıklama getirememektedir. Yani evrim daha
protein aşamasında kitlenmekte, çıkmaza girmektedir.
Bir noktayı
akılda tutmakta yarar var: Evrim sürecinin herhangi bir aşamasının imkansız
olduğunun ortaya çıkması, teorinin tümden yanlışlığını ve geçersizliğini
göstermesi için yeterlidir. Örneğin sadece proteinlerin tesadüfen oluşumunun
imkansızlığının ispatlanması, evrimin daha sonraki aşamalara ait tüm diğer
iddialarını da çürütmüş olur. Bu noktadan sonra insan ve maymun kafataslarını
alıp üzerlerinde spekülasyonlar yapmanın da hiçbir anlamı kalmaz.
YERYÜZÜNDEKİ HAYAT ANİDEN VE ÇOK
ÇEŞİTLİ BİÇİMLERDE ORTAYA ÇIKMIŞTIR
Yeryüzü
tabakaları ve fosil kayıtları incelendiğinde, yeryüzündeki canlı hayatının
birdenbire ortaya çıktığı görülür. Canlı yaratıkların fosillerine rastlanılan
en derin yeryüzü tabakası, 500 milyon yıl yaşında olduğu söylenen "kambriyen"
tabakadır.
Kambriyen
devrine ait tabakalarda bulunan canlılar ise, hiçbir ataları olmaksızın
birdenbire fosil kayıtlarında belirirler. Kambriyen kayalıklarında bulunan
fosiller, deniztarakları, salyangozlar, trilobitler, süngerler, brachiopodlar,
solucanlar, denizanaları, deniz kirpileri, deniz hıyarları, yüzücü kabuklular,
deniz zambakları, ve diğer kompleks omurgasızlara aittir. Kompleks
yaratıklardan meydana gelen bu geniş canlı mozaiği şaşırtıcı bir biçimde aniden
ortaya çıkmıştır, ki bu yüzden jeolojik literatürde bu mucizevi olay,
"Kambriyen Patlaması" olarak anılır.
Bu tabakadaki
canlıların çoğunda da, göz gibi son derece gelişmiş organlar ya da solungaç
sistemi, kan dolaşımı gibi yüksek organizasyona sahip organizmalarda görülen
sistemler bulunur. Fosil kayıtlarında bu canlıların atalarının olduğuna dair
herhangi bir işarete rastlanılmaz. Earth Sciences dergisinin editörü Richard
Monestarsky, canlı yaratıkların birdenbire ortaya çıkışlarını şöyle anlatır:
Bugün
görmekte olduğumuz oldukça kompleks hayvan formları aniden ortaya çıkmışlardır.
Bu an, Kambriyen Devrin tam başına rastlar ki denizlerin ve yeryüzünün ilk
kompleks yaratıklarla dolması bu evrimsel patlamayla başlamıştır. Günümüzde
dünyanın her yanına yayılmış olan hayvan filumları (takımları) erken Kambriyen
Devir'de zaten vardırlar ve yine bugün olduğu gibi birbirlerinden çok
farklıdırlar. (Richard Monestarsky, "Mysteries of the Orient",
Discover, Nisan 1993, s. 40.)
Canlılığın
nasıl olup da böyle birdenbire binlerce hayvan çeşidiyle dolup taştığı ve
hiçbir ortak ataya sahip olmayan ayrı türlerdeki canlıların nasıl ortaya
çıktığı, evrimcilerin asla cevaplayamadıkları bir sorudur. Bu sebeple evrimci
kaynaklar, Kambriyen Devri'nin öncesine, içinde hayatın başlangıcının oluştuğu
ve "bilinmeyenin gerçekleştiği" 20 milyon yıllık hayali bir dönem
koyarlar. Bu dönem "evrimsel boşluk" olarak adlandırılır. Ancak
bugüne kadar hiç kimse, bu evrimsel boşluğun ne olduğunu açıklayamamıştır.
İngiliz bir
biyolog ve inatçı bir evrimci olan Richard Dawkins bu konuda şunları
söylemektedir:
"... 600
milyon yıllık Kambriyen katmanları (evrimciler bugün Kambriyen'ın başlangıcını
530 milyon yıl öncesi olarak kabul ediyorlar), başlıca omurgasız gruplarını
bulduğumuz en eski katmanlardır. Bunlar, ilk olarak ortaya çıktıkları
halleriyle, oldukça evrimleşmiş bir şekildeler. Sanki hiçbir evrim tarihine
sahip olmadan, o halde, orada meydana gelmiş gibiler. Tabii ki, bu ani ortaya
çıkış, yaradılışçıları oldukça memnun ediyor." (Richard Dawkins, The Blind
Watchmaker, London: W. W. Norton, 1986, s. 229.)
1984 yılında,
Çin'in Yunnan bölgesinin güney bölümündeki Cheng jiang'da, büyük miktarlarda
kompleks omurgasız keşfedildi. Bunların arasında bulunan ve şu an soylarının
tükendiği bilinen trilobitler en azından bugünkü varolan omurgasızlar kadar
kompleks yapılıydılar.
İsveçli
evrimci paleontolojist Stefan Bengtson, bu durumu şöyle açıklıyor:
"Eğer
canlılık tarihinde herhangi bir olay, insanın yaratılışı mitine benzetilecekse,
o da çok hücreli organizmaların ekolojide ve evrimde baş aktör haline
geldikleri okyanus yaşamındaki ani farklılaşma dönemidir. Darwin'i şaşırtan—ve
utandıran—bu olay bizi de hala şaşırtmaktadır." Stefan Bengtson, Nature
345:765 (1990)
Evet,
gerçekten de bu kompleks canlıların hiçbir ataya veya geçiş formuna sahip
olmadan aniden ortaya çıkışları bugün de evrimciler için oldukça şaşırtıcı ve
can sıkıcıdır, tıpkı Darwin'e olduğu gibi. Çünkü evrimciler Darwin'den 135 yıl
sonra bile bu esrara bir çözüm bulabilmek konusunda Darwin'den daha öteye
gidebilmiş değillerdir.
Görüldüğü
gibi fosil kayıtları, canlıların evrimin iddia ettiği gibi ilkelden gelişmişe
doğru bir süreç izlediğini değil, bir anda ve en mükemmel halde ortaya
çıktıklarını göstermektedir. Bir başka deyişle, canlılar evrimle oluşmamış,
yaratılmışlardır.