14 Ocak 2014 Salı

GEREKSİZ TARTIŞMAKTAN KAÇININ

Tartışmalardaki üslup kimi zaman saygıdan uzak, egoyu ön plana çıkaran, sevgiyi ve kardeşliği zedeleyecek tarzda olabilmektedir. Karşı tarafın fikrine değer vermediğini hissettirmek, aşağılayan bir üslup kullanmak bu tartışmaları daha da alevlendirir.
Peki şimdiye kadar bu tartışmalar faydalı bir sonuca ulaşmış mıdır?
Tartışmalarda kaybedilen zamanda o kişiler daha güzel, daha rahat edecekleri faaliyetler yapabileceklerini hiç düşünmüşler midir?
Bütün bu soruların cevapları ortaktır: Muhtemelen hayır.
Eleştirileri güzellikle almak, eleştiriye katılmıyorsak da fikrimizi saygı ve sevgi çerçevesinde bildirmek gerekir. Her şartta güzel sözle karşılık vermek gerekir. Tartışma olumsuzluğu, olumsuzluk ise sevgi ve saygı eksikliğini getirir, kardeşliği zedeler ve hem kişinin kendisine hem de çevresine ciddi zararlar verir. Tartışmanın insanları birbirine düşürdüğü, ayrılığa, kavgalara ve çatışmalara sebep olduğu bilinen bir gerçektir. Çok yakın iki dostun arasında çıkan küçük bir tartışmanın büyümesi ile bütün güzel duygular yerini öfkeye bırakabilir. Allah Kehf Suresi'nin 54. ayetinde bu kötü ahlak vasfına dikkat çekmekte, insanın "herşeyden çok tartışmacı" olduğu bildirmektedir. Bu nedenle, müminler birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun zedelenmesine ya da zayıflamasına yol açabilecek her türlü tartışma ve çekişmeden kesin bir biçimde kaçınırlar. Zira Allah bu davranışı kesin olarak yasaklamıştır:

            "Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, ÇÖZÜLÜP YILGINLAŞIRSINIZ, GÜCÜNÜZ GİDER... (Enfal Suresi, 46)

Çekişme, ayette belirtildiği gibi, inananların gücünü kıran, hiçbir konuda çözüm getirmeyen, fayda sağlamayan, şeytanın kışkırtmasıyla içine düşülen bir tavırdır. İnsanın vicdanı tartışmayı, kavgayı çirkin görüp kabul etmezken, nefsi ise onu çekişmeye, çatışmaya itmeye çalışır. Bu yüzden Kuran'ı rehber edinen ve her zaman vicdanına uyan bir kişi hiçbir şekilde bir tartışma ortamının oluşmasına izin vermez. Bir anlık gaflet sonucu çekişme ortamına girse bile, hemen dikkatini toplar, Allah'ın hükmünü hatırlar ve yaptığı işin Allah'ın beğenmediği bir davranış olduğunu idrak ederek bu tavrını terk eder.
İman edenler gün boyunca türlü türlü insanla karşılaşabilirler. Bununla birlikte koşullar ne olursa olsun, tartışmadan kaçınırlar. Örneğin alış veriş sırasında uygulanan fiyatlar karşısında satıcıyla, zamanında gelmeyen otobüsün şoförüyle, sıra beklerken yavaş çalışan görevlilerle tartışmaya girmezler. Eğer kendilerine haksızlık yapılan bir ortamla karşı karşıya iseler tartışıp öfkelenmeyi değil, güzel bir üslupla ve akılcı bir yöntemle çözüm getirmeyi seçerler. Müminin öfkelenmemesi gerektiğini Rabbimiz şöyle buyurur:

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever. (Al-i İmran Suresi, 134)

  Kızgınlığı belli etmemek, öfkeyi yenmek, alttan alan bir üslup kullanmak, güzellikleri övmek, karşı tarafın haklılığını vurgulamak, tartışmaktan kaçınmak, şikayet ederek konuşmamak, merhametin sevginin hissedilmesi, iyiliği emretmek, herşeyde hayır olduğunu hatırlatmak, yapılan iyiliğin sonrasında kişileri töhmet altında bırakmamak bu güzel sözlerden bazılarıdır. Allah bize Kuran'da şeytanın insanları güzel söz söylemekten uzaklaştırmaya çalışacağını ve bu yolla aralarına düşmanlık sokmak isteyeceğini şöyle bildirmiştir:

Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. ÇÜNKÜ ŞEYTAN ARALARINI AÇIP BOZMAKTADIR. ŞÜPHESİZ ŞEYTAN İNSANIN AÇIKÇA BİR DÜŞMANIDIR. (İsra Suresi, 53)

İnsan yaratılışı gereği güzellikten, fedakarlıktan, yardımlaşmadan, sevgi ve saygıdan, güzel hitaplardan çok büyük zevk alır. Asıl zor olan, insanın kendi nefsinin kötülüklerinin izinden gitmesi, ahlaksızlık yapmasıdır. Çünkü bunların sonu her zaman için sıkıntı, zorluk ve huzursuzluktur. Bunlardan kurtulmak için tek çözüm ise insanın şeytanın çağrılarına kulak vermemesi ve vicdanının sesini dinlemesidir.
Bu gerçeğin bilincinde olan bir insan için insanlara güzel sözler söylemek karşılığını Allah'tan umduğu birer ibadettir. Güzel sözle iyiliği emreden insan, hem kendisini hem de diğer insanları Allah'a yakınlaştıracak, kötülüklerden alıkoyacak ve sonsuz ahiret hayatını kazandıracak bir yol bulmuştur. Güzel söze davet edilmek ise bir insana dünya hayatındaki en güzel hediyelerden birinin verilmesi gibidir.
Aleyhte durumlarda bile sevgi dolu olunması, çatışmaya yol açacak ifadelerin terk edilmesi, her zaman ılımlı olanın tercih edilmesi, onore edici kelimeler seçilmesi üstün bir ahlakın göstergelerindendir.
Şu ana kadar tartışma üslubuyla sonuç alınmadığını, bunun sadece zaman kaybına yol açtığını, kavgayı körüklediğini, dostlukları bozduğunu herkes görmüştür. Kuran ahlakını yaşayan bir insan karşısındakilerin tavırlarına göre ahlak anlayışını değiştirmez. Karşı taraf alaycı konuşabilir, çirkin sözler sarf edebilir, öfkelenebilir, kötülükte bulunabilir ya da düşmanca tavırlar sergileyebilir. Ancak müminin efendiliği, tevazusu, merhametli ve yumuşak başlı tavrı hiçbir zaman değişmez. Kendisine söylenen kötü bir söze kötü sözle karşılık vermez. Alay edene alayla, öfkeye öfkeyle cevap vermez. Öfkelenen bir insana karşı sakin ve kontrollü olur. Peygamberimiz (sav) bir hadisinde müminlere şu şekilde öğütte bulunmuştur:

"Her nerede olursan ol Allah'tan ittika et ve kötülüğün arkasından iyilik yap, bu onu yok eder. İnsanlara iyi ahlakla muamele et." (Kütüb-i Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 328)