ALLAH KURAN’DA
İÇKİ VE KUMARI YASAKLAMIŞTIR
Dünya ve ahiret mutluluğunu
engelleyen kişisel, ailevi ve toplumsal huzursuzlukların başında içki ve kumar
gelmektedir. İçki ve kumar şeytanın insanı saptırmak için kullandığı araçlardır.
Ayette şöyle buyrulur:
Ey iman edenler, içki, kumar, dikili
taşlar ve fal okları ancak ŞEYTANIN İŞLERİNDEN OLAN PİSLİKLERDİR. Öyleyse
bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 90)
Ancak burada önemli olan şeytanın bu
araçları hangi sonuca ulaşmak için kullandığıdır. Çünkü ayetlerde esas dikkat
çekilen şeytanın amacıdır. Bu amaç bir sonraki ayette bildirilir; müminler
arasına düşmanlık sokmak, onları Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak.
Gerçekten
şeytan, içki ve kumarla aranıza DÜŞMANLIK VE KİN DÜŞÜRMEK, SİZİ, ALLAH'I
ANMAKTAN VE NAMAZDAN ALIKOYMAK İSTER. Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide
Suresi, 91)
İnsanların içkiyle şuurlarını
kapatmaları, bunun sonucunda çevrelerine verdikleri her türlü zarar, hayat boyu
kazandıkları herşeylerini kumara yatırıp kaybetmeleri, kavgalar, cinayetler dinsizliğin
ne kadar büyük bir zulüm getirdiğinin en açık delilleridir. Bu gerçek, ayetin
ifadesinden de anlaşılmaktadır. İçki ve kumar ayette bildirildiği gibi insana
Allah’ı unutturan, namaz kılmaktan alıkoyan, insanlar arasına düşmanlık ve kin
düşüren günahlardır. Başka bir ayette şöyle bildirilir:
Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. AMA GÜNAHLARI YARARLARINDAN DAHA BÜYÜKTÜR"… (Bakara Suresi, 219)
PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)'İN İÇKİ
HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ
Üç kişiye Allah cenneti haram etmiştir: İçkiye
devam edene, ana-babaya asi olana, ailesini korumayana. (Ramuz :S/269)
"Dört
kişi vardır ki Allah onları cennete koymayacak ve onları cennetin
nimetlerinden faydalandırmayacaktır: Devamlı içki kullanan, faiz
yiyen, haksız yere yetim malı yiyen ve anne babasına karşı asi olan."
(Tirmizi)
"İçkiden
sakınınız. Çünkü içki her türlü kötülüklerin anasıdır." (Nesai)
"Kim
Allah'a ve ahirete inanıyorsa üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın." (Tirmizi,
Nesai)
"Sarhoşluk
veren her şey haramdır." (Buhari, Müslim)
"Bir
şeyin çok miktarda alınması insana sarhoşluk veriyorsa, onun azı da
haramdır." (Ebu Davud, Tirmizi)
"İçkiden
kaçınınız. Allah'a yemin ederim ki, içki ile iman bir yerde birleşmez. Yani
biri diğerini çıkarır." (Nesai)
"İçki
mübtelası olarak ölen kimse puta tapan bir kimse gibi Allah’ın huzuruna çıkar.”
(Taberani)
"Kim
dünyada şarap içer de sonra tövbe etmezse, ahirette ondan (cennet şarabından)
mahrum olur." (Buhari, Müslim)
SAKIN İÇKİ
İÇMEYİN
Din ahlakı yaşanmadığında oluşan
karanlık tabloda en dikkat çeken yönlerden biri de insanların, içki üzerine
kurulu yaşam tarzlarıdır. Din ahlakını yaşamadıkları için tevekkülün, sabrın,
umut etmenin ne olduğunu bilmeyen bu insanların herhangi bir zorlukla
karşılaştıklarında yaptıkları ilk iş içkiye yönelmektir. Herhangi bir işleri
ters gittiğinde, canları sıkıldığında, kızdıklarında, üzüldüklerinde hatta
neşelendiklerinde dahi hemen içkiye sarılıp kendilerince "efkar
dağıtırlar". Oysa yaptıkları, başta kendileri olmak üzere tüm çevrelerine
zarar vermekten başka bir şey değildir. İçtikleri içkinin dozu arttıkça
şuurları daha da kapanır ve artık belli bir seviyeden sonra yaptıkları herşey
aşırı alkollü olmaları nedeniyle bir makuliyet kazanır. Böyle bir durumda
kişinin çevresine hakaretler yağdırması, toplum içinde hiç yapılmayacak
uygunsuz bir hareketi gülerek yapması veya günlük hayatta iş güç sahibi bir
kimseyken içki masasında hüngür hüngür ağlaması, cahiliye tabiriyle
"dağıtması" toplum tarafından da doğal karşılanan acizliklerdir.
Alkolü bir psikoloji tedavi aracı olarak görmemek gerekir. ALKOL SORUNLARI UNUTMANIN YA DA ÇÖZMENİN ARACI DEĞİL, SORUNLARIN
KAYNAĞIDIR.
İçkinin
vücudu tahrip ederek birçok hastalığa sebep olduğu, kişide fiziksel ve ruhsal
bağımlılığa yol açtığı, tıbben tespit edilmiş bir gerçektir. Alkol, içen
kişinin fiziksel sağlığını bozmasının yanında, ruhsal sağlığını da olumsuz
yönde etkiler. Alkollü içkiler, zihnin faaliyet dengesini bozduğu ve sağlıklı
düşünmesine engel olduğu için insan kendini kontrol edemez, ne yaptığını ve ne
söylediğini bilemez hale gelir. Yani alkol BİR
ÇEŞİT UYUŞTURUCUDUR. Alkol bağımlılığı insanın hayatını yavaş yavaş
köreltir. Davranışlarının aksi yönde değişmesine neden olur. İnsanlara karşı
kabalaşır, dengesiz ruh hali insan ilişkilerini de tüketir. Alkol kişiye,
aileye ve topluma ciddi zararlar verir. Suça teşvik eder ve suç oranını
arttırır. Maddi olarak kayba uğratır.
Alkolün zararları fiziksel ve ruhsal
zararlar, topluma zararları, aileye etkisi, suç oranlarını arttırması, trafik
kazaları gibi çok geniş bir açıdan ele alınabilir. Bu nedenle, "BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASI"
ifadesi oldukça yerindedir. İçki, birbiri ile dost olan arkadaşlar ve başka
kişiler arasında tartışmalara ve kavgalara sebep olmakta, sarhoşluk yüzünden
çıkan kavgalar cinayetle sonuçlanabilmektedir. Alkol ailede sorumsuzluk ve
ilgisizlik, evin geçimini sağlayamama ve saygısız davranma durumlarını ortaya
çıkarır. Evine sarhoş olarak gelen ve ailesi ile gereksiz yere tartışıp, evde
huzursuzluk çıkaran, hanımını ve çocuklarını döven ve bu yüzden aile yuvasını
yıkanların sayısı hiç de az değildir. Alkol evliliklerin huzursuz olmasında ve
boşanmalarda çok etkili olmuştur.
Alkolun verdiği en büyük zararlardan
biri de trafik kazalarıdır. Alkol alan kişilerde muhakeme yapma ve karar verme
yetenekleri kaybolur. Dikkat ve refleks hızları azalır. Tüm bu etkiler
direksiyon başında olan bir sürücünün kaza yapma olasılığını arttırır. İçkili
araç kullananların bir kısmı trafik kazası sonucunda hem kendisinin hem de çok
sayıda kişinin yaralanmasına ve ölmesine neden olmuştur. Alkol dünyada
cinayetlere, tecavüzlere, şiddet olaylarına, ölümcül trafik kazalarına, aile
içi kavga ve geçimsizliklere ve sonradan olan akıl hastalıklarına neden
olmuştur. Alkol alan kişi, alkollü iken sağlıklı düşünemez ve sağlıklı hareket
edemez. Bu nedenle, ALKOL HEM KULLANAN
KİŞİ İÇİN HEM DE ÇEVRESİ İÇİN BİR TEHLİKEDİR. Alkol üzerine söylenilen hiç
bir iyi durum kabul edilemez. Alkol başlı başına insanların tüm düzeneği için
zarar teşkil eden bir uyuşturucu maddedir. Alkolün verdiği zararları kişi,
çevre ve toplumdan daha da öte yaygınlaştırırsak tüm dünyayı ele geçirebilecek
ve kendine tutsak edebilecek tehlikeli bir maddedir.
Gençlerimizi
içki illetinden korumada en önemli görev aile ve eğitim kurumlarına
düşmektedir. Aileler, çocuklarının nerelere girip çıktıklarına, kimlerle
arkadaşlık yaptıklarına dikkat etmeli, onlarla sağlıklı iletişim kurmalıdırlar.
Genç nesil iman, ahlak ve güzel ameller noktasından takviye edilmeli, onlara
büyük ideal ve hedefler gösterilmelidir. Şu gerçek iyi bilinmeli ki, toplum,
ancak ruhen ve bedenen sağlam ve dinamik kişilerle ayakta durabilir. Gençlerimizi
kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için, onlara en güzel şekilde örnek
olmalıyız.
İÇKİNİN
SAĞLIĞA VERDİĞİ ZARARLAR
Alkol insan sağlığını çok ciddi
olarak bozmakta ve insan sağlığı üzerinde geri dönülmez hasarlara neden
olmaktadır. Alkolün azı da çoğu da vücuda çok ciddi zararlar verir. Alkol pek
çok hastalığın başlıca sebebidir. Bu nedenle, insan hem kendine hem de
sevdiklerine bu kötülüğü yapmamalıdır.
İÇKİNİN BEYİNE
ZARARLARI: Alkol bağımlılığı,
beyinde hasara yol açarak gen mekanizmasını karıştırır. Kronik alkol
bağımlılığının, virüsün bilgisayarda bıraktığı tahribat gibi beyinde tahribata
yol açar. Alkole yüklenen insanların beyinlerindeki kritik bölgelerde moleküler
seviyede program değişikliği meydana gelir. Alkol, beynin sağlıklı düşünme ve
karar verme konusunda en kritik bölgesini oluşturan kısımda, büyük hasar
meydana getirir. Alkolün en fazla tahribata neden olduğu organ beyindir. Alkol beyin
hücreleri arasındaki iletişime kalıcı zararlar verip dönüşü olmayan beyin
hasarlarına neden olabilir. Alkol
beyin ve sinir hücrelerinin zarlarını zehirler veya uyuşturarak kullanılmaz
hale getirir. Hafızada sürekli hale gelen problemler ya da ciddi hafıza
kayıplarına neden olur. Kişilik değişimleri olabilir. Alkol beyin hücrelerini öldürdüğü için zamanla
beyin küçülür. Alkol bağımlılarında tolerans dengesi azalır. Alkol bağımlılığı
beyinde bilgi taşıyan hücrelerin işlevini tam olarak yapmasını önler.
İÇKİNİN
DOĞRUDAN BEYİNE VERDİĞİ ETKİLER
Alkolün doğrudan etkisi mantıklı düşünme,
karar verme ve hareket etme yeteneklerini bozmasıdır. Bu etkiler, alkol alımının
hemen ardından görülür.
Vücudun metabolitik hızını düşürür
Konuşma zorlukları, dil sürçmelerine
neden olur hatta yüksek seviyede kelimeler anlaşılmaz hale gelebilir.
Görmede netlik kaybolur, görüntüler
bulanıklaşır
Hareket kontrolünde zayıflamalar
olur.
Refleksler zayıflar, tepkiler olması
gerektiğinden geç gelir.
Karar verme, kendini kontrol etme
yetileri kaybolur. Muhakeme gücü zayıflar.
Uyku bozukluklarına sebep olur. REM
uykusunu ortadan kaldırır bu da yorgun ve bitkin uyanmaya neden olur.
Yüksek seviyelerde alındığı zaman
beyin hücrelerine zarar verir. Beyin hücreleri ve beyni besleyen diğer
hücrelerinin bir kısmının ölümüne sebep olabilir.
İÇKİNİN
GÖZE ZARARLARI: Alkol göze giden görme sinirlerine tahribat yapar. Sulanma ve
görme bozukluklarına neden olur. Neticede ameliyat kaçınılmaz olur. Körlüğe
neden olabilir.İÇKİNİN KALBE ZARARLARI: Alkol, kalp ve cilt damarlarını genişletir. Kalbin çalışma hızını artırır. Kan dolaşım düzenini bozar. Kalp hücrelerini zedeler. Kalp krizi dahil bir çok kalp hastalıklarına neden olur. Kalp yetmezliği gibi sorunlara yol açar. Damarların sertleşmesine, tansiyonun artmasına, felç ve ani ölümlere sebep olur. Alkolü az miktarlarda alanlarda da kalp ve damar hastalıkları riski artmaktadır.
İÇKİNİN KARACİĞERE ZARARLARI: İçki karaciğeri harabeder. Karaciğer hücrelerinde yağlanma meydana gelmesine, hepatit ve siroz hastalığına sebep olur. Karaciğer büyür. Karaciğerin vazifesi dışarıdan gelecek zararlı maddeleri zararsız hale getirmektir. Karaciğer, içkiyi zararsız hale getirmek için çok fazla yorulur, vazifesini tam yapamaz olur. Zamanla karaciğer bu görevini tam anlamıyla yerine getirememeye başlar ve iflas eder. Bir çok zararlı maddenin vücuda girmesine ve çeşitli hastalıklara sebep olur.
İÇKİNİN BÖBREKLERE ZARARLARI: Alkollü içkinin hangi çeşidi olursa olsun böbrekleri bozar, zamanla iş göremez hale getirir. İdrar bolluğu veren bira, böbrekleri temizlemez, bilakis yorar. İçki, böbrek iltihaplarına, idrarda şeker ve cerahat gibi anormal cisimlerin meydana gelmesine yol açar.
İÇKİNİN MİDEYE VE BAĞIRSAKLARA
ZARARLARI: İçki mide iç zarında
yanma hissi meydana getirir, mideyi bozar ve çok aşırı tüketildiğinde
dayanılmaz mide ağrılarına sebep olur. Mide ve yemek borusunu tahriş eder, mide
hastalıklarından olan gastrit ve ülsere sebep olur. Alkol hazımsızlığa ve
iştahsızlığa sebep olur. Böylelikle insanlarda ani kilo kayıpları görülebilir.
Fakat bunun yanında kişinin vücudu günden güne şişer. Bağırsak ishallerine,
iltihaplarına ve çalışma düzeninin bozulmasına sebep olur. Zararlı şişmanlığa
meydan verir. Alkol kısa sürede mide bulantısına ve kusmaya sebep
olabilir.
İÇKİNİN
SİNİR SİSTEMİNE ZARARLARI: Sinirler alkole karşı hassastır ve alkole karşı ayakta çok uzun
süre kalıp direnemezler. Alkol sinir hücrelerini zedeler. El titremeleri,
tikler, felçlerden tutun, bütün ani ölümlere varıncaya kadar nice felaketlere
sebebiyet verir. Heyecan, telaş, korku, sinir buhranları ve kıskançlık, çeşitli
ruhi bozukluklar, içkinin meydana getirdiği normal hallerdendir.İÇKİNİN AKLA ZARARLARI: İçki akıl ve hafızayı zaafa uğratır. Aşırı alkol geçici hafıza kaybına neden olur. Kıskançlıklar ve unutkanlık meydana getirir. İrade kuvvetini azaltır, ne yaptığını ne söylediğini bilmez bir hale getirir. İşte kişi bu durumlarda asla düzeltemeyeceği hatalar ve yanlışlıklar yapabilir. İçki beyni uyuşturur, yürümekte zorluk çekilir, konuşmalarda dengesizlik meydana getirir, yüz ifadesinde bozukluklara sebebiyet verir. İnsan, irade ve dengesini kaybeder.
İÇKİNİN DİĞER ZARARLARI
Alkol vücudun erken zamanda
yaşlanmasına ve erken bunamaya yol açar.
Vitaminlerin ve diğer besin
maddelerinin vücut tarafından emilmesine engel olur. Vücut direnci ve sağlığı
bozulur.
Baş ağrısı ve ağız kuruluğu yapar.
Vücudun aşırı su kaybetmesine neden olur.
Alkol donmayı hızlandırır. Alkol alan kişi vücudunda
yalancı bir sıcaklık hisseder, oysaki bu, vücudun hızla ısı kaybettiğinin
işaretidir.
Alkol, diğer uyuşturucuların
etkisini arttırdığı için alkol ile uyuşturucuyu aynı anda kullanan kişilerde
çok tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır.
Tedavi amacıyla kullanılan tıbbi
ilaçlarla birlikte alkol kesinlikle kullanılmamalıdır.
Yaralanmalarda, kanın pıhtılaşmasını
önlediği için, ciddi kan kaybına yol açar.
Terleme ve kanın akışını
hızlandırır. Kanı sulandırır. Yaralanmalarda, yaralı bölgenin geç iyileşmesine
neden olur.
İÇKİ HAMİLE
OLANLAR İÇİN BÜYÜK TEHLİKEDİR
Alkol anne
karnındaki bebeklerde çok ciddi fiziksel ve zihinsel bozukluklara yol açar. Hamile olanlarda fetal alkol sendromu
gerçekleşebilir. Bu sendrom bebeğin olması gerekenden daha düşük kiloda
doğmasına, bebekte görülen gelişim geriliğine, çatal dudaklığa ve küçük
kafalılığa neden olduğu kadar bebeğin hayatı boyunca ortaya çıkabilecek zihinsel
ve psikolojik sorunlarının da kaynağı olabilir. Bunun yanında hamilelik
sürecinde alkol kullanan annelerin düşük ya da erken doğum yapma olasılığı
yüksektir.
İÇKİ RUHSAL SORUNLARA NEDEN OLUR
Alkol bir çok psikolojik hastalığın
nedenlerinden birini oluşturur. Alkolizm -kişiden kişiye, bağımlılık
kriterlerini karşılama açısından değişiyor olsa da- hastalığının en önemli
belirtisi, kişinin sürekli ve çok miktarda alkol almasının sonucunda davranış
değişikliği göstermesidir. Sonunda kişi kendine hakim olamayacak kadar bağımlı
hale gelir. Biyolojik olarak zarar gördüğü kadar, sosyal hayatında da
zedelenmeler yaşar. Alkolizmin sonucunda diğer psikolojik rahatsızlıklar da
ortaya çıkabilir.
Depresyon ve kaygı durum bozukluğuna
yol açabilir. Alkol kullanımının bir müddet sürdürülüp daha sonra bırakılması
bu iki bozukluktan birine neden olabilir. Ortaya çıkmaları için kişinin alkolik
tanımına uyması gerekmez.
Birçok psikolojik
bozukluğun daha da kötüye gitmesine neden olur. Örneğin şizofreni hastalarında
alkol kullanımı hallüsinasyonların artmasına ve düşüncelerde sapmanın,
dalgalanmanın daha da artmasına neden olur. Benzer şekilde alkol kullanımı
depresyonun semptomlarını alevlendirebilir.
İÇKİNİN NEDEN OLDUĞU KANSERLER
Mide kanseri
Dudak ve ağız içi kanseri
Boğaz, gırtlak ve yemek borusu
kanseri
Karaciğer kanseri
Mide ve pankreas kanserleri
Alkol kullanmayanlara göre kansere
yakalanma olasılıkları oldukça yüksektir.
İÇKİYE
ALIŞMAMAK İÇİN
Alkol asla bir gıda değildir.
İnsanlar için sadece zararı söz konusudur. Bu sebeple her türlü alkollü içkiden
kaçınılması gerekir.
Alkol kullananlar alkolü başkalarına
da içirmek ve sevdirmek isteyebilirler. İçmeniz için yapılan ısrarları
kesinlikle kabul etmeyiniz. Zira, bir kadeh içki belki de alkol
alışkanlığınızın sebebi olabilir.
Alkol için söylenmiş güzel sözlere,
aldatıcı reklamlara asla aldanmayın. Onun yerine sağlığınıza yararlı olan
meyveler ve şifalı sulara rağbet gösterin.
Bazı asabi ve ruhi
rahatsızlıklarınız varsa, alkol ve benzerlerini tavsiye edenlere aldanmayın.
Kendinize yararlı meşguliyetler bulun.
Alkollü içkiler iştah açıcı
değildir.Tam tersi zamanla mide rahatsızlıklarına, iştahsızlıklara ve sindirim
bozukluğuna sebep olarak fayda yerine sadece zarar verirler.
Alkollü içkilerin kalp ve damar
rahatsızlıklarına faydalı olduğu yolundaki yaygın fakat tamamıyla yalan ve
yanlış olan tavsiyelere de inanmayın. Bu konuda da uzman doktorların tavsiye ve
tedavisine başvurunuz. En doğru yol budur.
SAKIN KUMAR OYNAMAYIN
Allah’ın insanoğluna vermiş olduğu akıl, sağlık
ve zaman, birer büyük nimettir. Kumar oynamak, bu nimetleri zararlı bir şekilde
kullanmaktır. Bünyedeki enerjiyi iyi ve yararlı şeylerde değil, kötü ve zararlı
bir yönde harcamaktır. Düzenli bir hayatı, düzensiz bir hayata çevirmek,
toplumun temel taşı olan aile ocağını yıkmak ve dağıtmaktır. Aile fertlerinin nefretini kazanmak ve onlara kötü örnek olmaktır. Sosyal
hayatı temelinden sarsmak, helal kazancı baltalamak, tembelliği ve miskinliği
hayata hakim kılmaktır. Rahmetten, bereketten, huzurdan, mutluluktan uzak
kalıp; şeytani ve süfli arzularla yaşamaktır. İşte bu sayılan zararlardan
korunmak için, İslam dini, kumarı haram kılmış ve onu büyük günahlardan biri
saymıştır.
Kumar, başlıbaşına bir felakettir. Kumar
oynayan insanlarda istenmeyen davranışların yer ettiği, şahsiyet bozuklukları
meydana gelebilmektedir. Hırsın verdiği heyecan ile sabahlara kadar kumar masalarından
ayrılmayanlar, orada sağlıklarını, servetlerini, ahlaklarını ve vakitlerini
bırakarak insanlıktan uzaklaşır, bir gün kazananlar başka bir gün kaybederler.
Kumar yaygınlaştıkça toplumsal zararlar artar.
Kuran ahlakı kumarı yasakladığı için
müminler buna hiçbir zaman yanaşmazlar. Bunu Allah korkularından dolayı
yapmazlar. Her ne olursa olsun, ne kadar zor durumda da kalsalar, ne kadar
cazip tekliflerle de karşılaşsalar, ne kadar baskı da görseler, ne kadar teşvik
de edilseler bu konuda taviz vermeleri söz konusu olmaz. Din ahlakında bunlara
karşı getirebilecek mazeretler, makul gerekçeler yoktur. Kimse bahane öne sürme
şeklinde bir ahlaksızlıkta bulunamaz. Çünkü bir şey haramsa bunun tavizi, esnekleştirilmesi,
uygulanması olmaz.
Din ahlakı yaşanmadığında insanların
değer yargılarına ve ölçülerine güven olmaz. Çünkü yere, zamana, kişiye, ortama
göre değerler de, kişiler de değişirler. Bunlara bağlı olarak çok farklı
yorumları olur. Örneğin kumar ve benzeri kötülükler bazı ortamlarda kötü olarak
kabul edilirken, bunu kötü kabul eden insanlar tarafından bazı ortamlarda
oynanması ya da yapılması normal karşılanır. Otellerde, eğlence yerlerinde
oynanması mahsurlu görülmez. Prensip olarak oynamayan biri dahi bu tarz bir
yere gidince prensibini bozar ve oynar.
Bir şey kötü ise veya ahlaksızlık
olarak kabul ediliyorsa buna hiçbir yerde ve hiçbir şekilde yanaşılmaması
gerekir. Yere, zamana ve insanlara göre farklılaşmak oturmamış bir şahsiyetin
göstergesidir. Din ahlakının habersiz bir kimsenin de kuvvetli bir şahsiyet ve
irade geliştirmesi mümkün değildir. İmanlı ve vicdanlı insanlara düşen
görev de, kumarın insan ve toplum yaşamına getirdiği zararları gözler önüne
sermek, insanları bu “pislik”ten kaçınmaya davet etmektir.
KUMAR HAKSIZ
KAZANÇ YOLUDUR
Kumar, insana Allah’ı unutturan,
namaz kılmaktan alıkoyan, tembelliğe sürükleyen, insanlar arasına kin ve
düşmanlık saçan haksız bir kazanç yoludur. Kumar insanda haksız kazanç
yollarına karşı özenme meydana getirir. İslam dini, helal kazanç elde etmeyi
emretmiş; haram kazancı kesinlikle yasaklamıştır. Bu konuda Kuranı Kerimde
şöyle buyurulur.
Birbirinizin
mallarını haksızlıkla yemeyin… (Bakara Suresi, 188)
Ey
iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı anlaşmadan (doğan) bir ticaretten
başka haksız 'nedenler ve yollarla’ (batılca) yemeyin… (Nisa Suresi, 29)
Kumarda kaybedilen parada çoluk
çocuğun, fakirlerin hakkı vardır. Kazanılan para da meşru değildir. Temel
kazanç prensiplerine aykırı olması, çalışıp üretme yeteneğini köreltmesi ve
çalışmadan kazanma arzusunu kamçılaması gibi daha pek çok olumsuz sonuç doğuran
kumar, Kuran’da kesin olarak yasaklanmıştır. Kumar oyunlarının temel niteliği,
kazancın emeksiz gayri meşru yollardan elde edilmiş olmasıdır. Kazancın helal
olması, meşru yollardan elde edilmesine bağlıdır. "Hangi kazanç en temiz
ve en helal yolla elde edilmiş olur?" diye sorulduğunda Sevgili
Peygamberimiz (s.a.v.), "Kişinin el emeği ile ve kimseyi aldatmaksızın
yaptığı meşru ticaret yoluyla elde ettiği kazançtır." cevabını vermiştir.
(Ahmed İbn-i Hanbel) Kumar; çalışmadan, emek sarf etmeden, şans ve tesadüflere
bağlı olarak başkasının malını almaktır. Kumar, haksız yere başkasının malını
almak, bile bile ortaklaşa hırsızlık yapmaktır. Kumar, toplumsal bir felakettir.
Allah’ın şiddetle yasakladığı bu yıkıcı kötülüğün pek çok aileyi sefil ve
perişan ettiği her zaman görülmektedir.
KUMAR İNSANLAR
ARASINA KİN VE DÜŞMANLIK MEYDANA GETİRİR
Gerçekten şeytan, içki ve kumarla
aranıza DÜŞMANLIK VE KİN DÜŞÜRMEK, SİZİ, ALLAH'I ANMAKTAN VE NAMAZDAN ALIKOYMAK
İSTER. Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide Suresi, 91)
Kumarın en bariz olumsuz yanı,
toplumun bireyleri arasında kin ve düşmanlık meydana getirmesidir. Kumar,
sebepsiz bir düşmanlık, kin ve hoşnutsuzluk doğurur. Bu tezahürleri görebilmek
için uzun araştırmalar yapmaya gerek yoktur. Kumar oynayan bir kimse,
karşısındaki kumarcıya ister istemez içinde bir kin duyacaktır. Çünkü kazanmak
hırsıyla kumar oynayan kişinin gözü önünde paraları, malları, sermayesi
alınmaktadır. Karşı taraf mal kazanmış iken, mal sahibi kahrından ölüp ölüp
dirilmektedir.
Her ne kadar kumar partileri dostluk
ve mutluluk sevdasıyla tertiplenmiş olsa bile, neticede düşmanlık ve kin
tohumları ekmektedir. Kumar oynayanlar arasında görünürde samimi bir muhabbet
havası gözlense bile, aralarındaki kin ve düşmanlık hiçbir zaman eksik olmaz.
Kumar oynayan bir insan şuur ve duygularını kaybeder. Parasının ve bütün
varlığının elinden nasıl çıkıp gittiğini dahi anlayamaz. Çünkü her verişinde
bir önce verdiğini yeniden kazanmak peşinde koşar ve her defasında da kaybeder.
Sonuçta malını kaybeder ve fakir düşer. Evine eli ve cebi boş döndüğü zaman
içi, parasını alan kişiye karşı kin ve düşmanlıkla dolar. Bütün benliğini
düşmanlık duygusu kaplar. İçine düştüğü buhran sonucu onu öldürmeye bile kalkar
veya bizzat kendini öldürmeye kalkışır.
Unutulmamalıdır ki, kumarda kaybeden
kişi devamlı hırs ve kin duyguları içinde olacak, kaybettiklerini geriye almak
ve kazanmak için tekrar tekrar oynayacak, sonuçta kazansa da manen
kaybedecektir. Her iki tarafın da gözünü, hırs ve düşmanlık bürüyecektir.
Sonuçta; parasını, malını, hatta en değerli varlıklarını bile, kumar masasında
kaybederek dünyasını da ahiretini
de berbat edecektir. O halde, hem Allah’ın gazabını, hem de toplumun nefretini
celbeden, Allah’ın haram kıldığı bu gibi fenalıklardan uzak durmak ve çevreyi
de uzak tutmaya çalışmak gerekir.
Kumar oynayan kişinin karakter
yapısına topluca baktığımızda şu hususların ön plana çıktığı görülür:
Düşmanlık, kin ve nefret, intikam, hırs, içki, yalancılık, zihinsel güçte
zayıflama, tembellik, kişilik (ahlak ve terbiye) bozukluğu, sinir sisteminin
tahrip olması, kıskançlık, durgunluk, üzüntü ve heyecanlar arasında geçen bir
ömür....
KUMAR AİLEYE
ZARAR VERİR
Kumar aile hayatında düzensizliklere, anlaşmazlıklara, ihmallere sebep olur. Kumar oynamayı ve böylece para kazanmayı sanat haline getiren ve kendini açıkgöz yerine koyan kumarbazlar, nice insanların aile yuvalarının yıkılmasına sebep olmuşlardır. Kumar masasında, bir anda malını kaybedenler, çoğu cinayetle ve hapishaneye düşmekle sonuçlanan nahoş, çirkin olaylara sebep olmakta, eşini ve çocuklarını mahzun etmekte ve onları zor durumda bırakmaktadır.
Kumar aile hayatında düzensizliklere, anlaşmazlıklara, ihmallere sebep olur. Kumar oynamayı ve böylece para kazanmayı sanat haline getiren ve kendini açıkgöz yerine koyan kumarbazlar, nice insanların aile yuvalarının yıkılmasına sebep olmuşlardır. Kumar masasında, bir anda malını kaybedenler, çoğu cinayetle ve hapishaneye düşmekle sonuçlanan nahoş, çirkin olaylara sebep olmakta, eşini ve çocuklarını mahzun etmekte ve onları zor durumda bırakmaktadır.
Kumar hastalığı olan kişilerin aile
içi şiddet uygulaması ve çocuğuna kötü muamele yapması çok yüksek
olabilmektedir. Kumar bağımlısı olan kişilerin çocuklarında depresyon, madde
bağımlılığı ve kişilik bozuklukları görülebilmektedir. Şizofreni, kişilik
bozukluğu, alkol ve kokain bağımlılığı olan kişilerde kumar bağımlığı daha
fazla oluşabilmektedir.
Aile bireylerini zararlı kötü
işlerden sakındırıp, Allah’ın istediği bir yaşantı için eğitilmesi önemli bir
görevdir. Ayette şöyle buyrulur:
Ey
iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı
insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah
kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine
getirirler. (Tahrim Suresi, 6)
Bu
ayette, kişinin, sadece kendisini Allah'ın azabından kurtarmasının yanında, gücü
yettiğince ailesini Allah'ın sevdiği kullar olacakları şekilde yetiştirmesinin
de kendi sorumluluğu içinde olduğu bildirilmiştir. Şayet onlar cehennem yolunu
tutmuşlarsa, gücü nisbetinde onlara engel olmaya çalışmalıdır. Sadece onların
bu dünyadaki refahlarını değil, ahirette cehennemin yakıtı olmamalarını da
düşünmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Hepiniz
yöneticisiniz ve yönettiklerinizden sorumlusunuz. Hükümdar halkından, erkek
ailesinden, kadın kocasının evinden ve çocuklarından sorumludur." (Buhari)
KUMAR ÇOK KÖTÜ
BİR ALIŞKANLIKTIR
Kumar, içki gibi çok kısa bir
zamanda alışkanlık haline gelir. Bunun için içki ve kumar alışkanlığı çok
tehlikeli alışkanlıklardandır. Kumar insanı aldatır. İnsanı içkinin vermiş
olduğu sarhoşluk gibi bir hale sokar. Kumarbazların üzerine çöken sarhoşluk, sarhoşlarınkinden
pek farklı değildir. İnsan, kazandıkça kazanma zevki ve hırsı için oynar.
Kaybettikçe, kayıplarını çıkarmak için yine oynar. Sonunda kumarbaz oluverir.
Her şeyini kumarda kaybeden, nesi varsa satan ve kumara yatıran, bütün ömrü
sefalet içinde geçen, eşini ve çocuklarını mahveden kumarbazların, başlangıçta
kumara bir eğlence gözü ile baktıkları unutulmamalıdır. Bu kadarla birşey olmaz
diye başlanan kumar alışkanlığı git gide daha büyük rakamlara ulaşır. Durum bu
noktalara gelince de borcunu ödemek için elindeki avucundaki herşeyi satmak ve
borcunu ödemek zorunda kalır. Tabi ödeyemeyeceği miktarlarda işin içine
tehditler, şantajlar girer. Canıyla, ailesiyle ve yakın çevresindeki insanlarla
tehdit edilir. İşin içinden çıkamayacağını anlayan çareyi ya ölümde bulur, yada
cinayetle sonuçlanır. Yani kumar alışkanlığı küçük zararsız oyunlar gibi
başlasa da sonrasında insanın hayatını karartabilmektedir.