14 Ocak 2014 Salı

İÇKİ VE KUMARDAN HER ZAMAN UZAK DURUN

    ALLAH KURAN’DA İÇKİ VE KUMARI YASAKLAMIŞTIR

            Dünya ve ahiret mutluluğunu engelleyen kişisel, ailevi ve toplumsal huzursuzlukların başında içki ve kumar gelmektedir. İçki ve kumar şeytanın insanı saptırmak için kullandığı araçlardır. Ayette şöyle buyrulur:

            Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak ŞEYTANIN İŞLERİNDEN OLAN PİSLİKLERDİR. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 90)

            Ancak burada önemli olan şeytanın bu araçları hangi sonuca ulaşmak için kullandığıdır. Çünkü ayetlerde esas dikkat çekilen şeytanın amacıdır. Bu amaç bir sonraki ayette bildirilir; müminler arasına düşmanlık sokmak, onları Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak.

            Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza DÜŞMANLIK VE KİN DÜŞÜRMEK, SİZİ, ALLAH'I ANMAKTAN VE NAMAZDAN ALIKOYMAK İSTER. Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide Suresi, 91)

            İnsanların içkiyle şuurlarını kapatmaları, bunun sonucunda çevrelerine verdikleri her türlü zarar, hayat boyu kazandıkları herşeylerini kumara yatırıp kaybetmeleri, kavgalar, cinayetler dinsizliğin ne kadar büyük bir zulüm getirdiğinin en açık delilleridir. Bu gerçek, ayetin ifadesinden de anlaşılmaktadır. İçki ve kumar ayette bildirildiği gibi insana Allah’ı unutturan, namaz kılmaktan alıkoyan, insanlar arasına düşmanlık ve kin düşüren günahlardır. Başka bir ayette şöyle bildirilir:

            Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. AMA GÜNAHLARI YARARLARINDAN DAHA BÜYÜKTÜR"… (Bakara Suresi, 219) 

 
              PEYGAMBER EFEN­Dİ­MİZ (SAV)'İN İÇKİ HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ

             Üç kişiye Allah cenneti haram etmiştir: İçkiye devam edene, ana-babaya asi olana, ailesini korumayana. (Ramuz :S/269)
            "Dört ki­şi var­dır ki Al­lah on­la­rı cen­ne­te koy­ma­ya­cak ve on­la­rı cen­ne­tin ni­met­le­rin­den fay­da­lan­dır­ma­ya­cak­tır: De­vam­lı iç­ki kul­la­nan, fa­iz yi­yen, hak­sız ye­re ye­tim ma­lı yi­yen ve an­ne baba­sı­na kar­şı asi olan­." (Tir­mi­zi)
            "İçkiden sakınınız. Çünkü içki her türlü kötülüklerin anasıdır." (Nesai)
            "Kim Allah'a ve ahirete inanıyorsa üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın." (Tirmizi, Nesai)
            "Sarhoşluk veren her şey haramdır." (Buhari, Müslim)
            "Bir şeyin çok miktarda alınması insana sarhoşluk veriyorsa, onun azı da haramdır." (Ebu Davud, Tirmizi)
            "İçkiden kaçınınız. Allah'a yemin ederim ki, içki ile iman bir yerde birleşmez. Yani biri diğerini çıkarır." (Nesai)
            "İçki mübtelası olarak ölen kimse puta tapan bir kimse gibi Allah’ın huzuruna çıkar.” (Taberani)
            "Kim dünyada şarap içer de sonra tövbe etmezse, ahirette ondan (cennet şarabından) mahrum olur." (Buhari, Müslim)


                                SAKIN İÇKİ İÇMEYİN
            Din ahlakı yaşanmadığında oluşan karanlık tabloda en dikkat çeken yönlerden biri de insanların, içki üzerine kurulu yaşam tarzlarıdır. Din ahlakını yaşamadıkları için tevekkülün, sabrın, umut etmenin ne olduğunu bilmeyen bu insanların herhangi bir zorlukla karşılaştıklarında yaptıkları ilk iş içkiye yönelmektir. Herhangi bir işleri ters gittiğinde, canları sıkıldığında, kızdıklarında, üzüldüklerinde hatta neşelendiklerinde dahi hemen içkiye sarılıp kendilerince "efkar dağıtırlar". Oysa yaptıkları, başta kendileri olmak üzere tüm çevrelerine zarar vermekten başka bir şey değildir. İçtikleri içkinin dozu arttıkça şuurları daha da kapanır ve artık belli bir seviyeden sonra yaptıkları herşey aşırı alkollü olmaları nedeniyle bir makuliyet kazanır. Böyle bir durumda kişinin çevresine hakaretler yağdırması, toplum içinde hiç yapılmayacak uygunsuz bir hareketi gülerek yapması veya günlük hayatta iş güç sahibi bir kimseyken içki masasında hüngür hüngür ağlaması, cahiliye tabiriyle "dağıtması" toplum tarafından da doğal karşılanan acizliklerdir. Alkolü bir psikoloji tedavi aracı olarak görmemek gerekir. ALKOL SORUNLARI UNUTMANIN YA DA ÇÖZMENİN ARACI DEĞİL, SORUNLARIN KAYNAĞIDIR.
            İçkinin vücudu tahrip ederek birçok hastalığa sebep olduğu, kişide fiziksel ve ruhsal bağımlılığa yol açtığı, tıbben tespit edilmiş bir gerçektir. Alkol, içen kişinin fiziksel sağlığını bozmasının yanında, ruhsal sağlığını da olumsuz yönde etkiler. Alkollü içkiler, zihnin faaliyet dengesini bozduğu ve sağlıklı düşünmesine engel olduğu için insan kendini kontrol edemez, ne yaptığını ve ne söylediğini bilemez hale gelir. Yani alkol BİR ÇEŞİT UYUŞTURUCUDUR. Alkol bağımlılığı insanın hayatını yavaş yavaş köreltir. Davranışlarının aksi yönde değişmesine neden olur. İnsanlara karşı kabalaşır, dengesiz ruh hali insan ilişkilerini de tüketir. Alkol kişiye, aileye ve topluma ciddi zararlar verir. Suça teşvik eder ve suç oranını arttırır. Maddi olarak kayba uğratır.
            Alkolün zararları fiziksel ve ruhsal zararlar, topluma zararları, aileye etkisi, suç oranlarını arttırması, trafik kazaları gibi çok geniş bir açıdan ele alınabilir. Bu nedenle, "BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASI" ifadesi oldukça yerindedir. İçki, birbiri ile dost olan arkadaşlar ve başka kişiler arasında tartışmalara ve kavgalara sebep olmakta, sarhoşluk yüzünden çıkan kavgalar cinayetle sonuçlanabilmektedir. Alkol ailede sorumsuzluk ve ilgisizlik, evin geçimini sağlayamama ve saygısız davranma durumlarını ortaya çıkarır. Evine sarhoş olarak gelen ve ailesi ile gereksiz yere tartışıp, evde huzursuzluk çıkaran, hanımını ve çocuklarını döven ve bu yüzden aile yuvasını yıkanların sayısı hiç de az değildir. Alkol evliliklerin huzursuz olmasında ve boşanmalarda çok etkili olmuştur.
            Alkolun verdiği en büyük zararlardan biri de trafik kazalarıdır. Alkol alan kişilerde muhakeme yapma ve karar verme yetenekleri kaybolur. Dikkat ve refleks hızları azalır. Tüm bu etkiler direksiyon başında olan bir sürücünün kaza yapma olasılığını arttırır. İçkili araç kullananların bir kısmı trafik kazası sonucunda hem kendisinin hem de çok sayıda kişinin yaralanmasına ve ölmesine neden olmuştur. Alkol dünyada cinayetlere, tecavüzlere, şiddet olaylarına, ölümcül trafik kazalarına, aile içi kavga ve geçimsizliklere ve sonradan olan akıl hastalıklarına neden olmuştur. Alkol alan kişi, alkollü iken sağlıklı düşünemez ve sağlıklı hareket edemez. Bu nedenle, ALKOL HEM KULLANAN KİŞİ İÇİN HEM DE ÇEVRESİ İÇİN BİR TEHLİKEDİR. Alkol üzerine söylenilen hiç bir iyi durum kabul edilemez. Alkol başlı başına insanların tüm düzeneği için zarar teşkil eden bir uyuşturucu maddedir. Alkolün verdiği zararları kişi, çevre ve toplumdan daha da öte yaygınlaştırırsak tüm dünyayı ele geçirebilecek ve kendine tutsak edebilecek tehlikeli bir maddedir.
            Gençlerimizi içki illetinden korumada en önemli görev aile ve eğitim kurumlarına düşmektedir. Aileler, çocuklarının nerelere girip çıktıklarına, kimlerle arkadaşlık yaptıklarına dikkat etmeli, onlarla sağlıklı iletişim kurmalıdırlar. Genç nesil iman, ahlak ve güzel ameller noktasından takviye edilmeli, onlara büyük ideal ve hedefler gösterilmelidir. Şu gerçek iyi bilinmeli ki, toplum, ancak ruhen ve bedenen sağlam ve dinamik kişilerle ayakta durabilir. Gençlerimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için, onlara en güzel şekilde örnek olmalıyız.

                       
                   İÇKİNİN SAĞLIĞA VERDİĞİ ZARARLAR
            Alkol insan sağlığını çok ciddi olarak bozmakta ve insan sağlığı üzerinde geri dönülmez hasarlara neden olmaktadır. Alkolün azı da çoğu da vücuda çok ciddi zararlar verir. Alkol pek çok hastalığın başlıca sebebidir. Bu nedenle, insan hem kendine hem de sevdiklerine bu kötülüğü yapmamalıdır.
           
            İÇKİNİN BEYİNE ZARARLARI: Alkol bağımlılığı, beyinde hasara yol açarak gen mekanizmasını karıştırır. Kronik alkol bağımlılığının, virüsün bilgisayarda bıraktığı tahribat gibi beyinde tahribata yol açar. Alkole yüklenen insanların beyinlerindeki kritik bölgelerde moleküler seviyede program değişikliği meydana gelir. Alkol, beynin sağlıklı düşünme ve karar verme konusunda en kritik bölgesini oluşturan kısımda, büyük hasar meydana getirir. Alkolün en fazla tahribata neden olduğu organ beyindir. Alkol beyin hücreleri arasındaki iletişime kalıcı zararlar verip dönüşü olmayan beyin hasarlarına neden olabilir. Alkol beyin ve sinir hücrelerinin zarlarını zehirler veya uyuşturarak kullanılmaz hale getirir. Hafızada sürekli hale gelen problemler ya da ciddi hafıza kayıplarına neden olur. Kişilik değişimleri olabilir. Alkol beyin hücrelerini öldürdüğü için zamanla beyin küçülür. Alkol bağımlılarında tolerans dengesi azalır. Alkol bağımlılığı beyinde bilgi taşıyan hücrelerin işlevini tam olarak yapmasını önler.

            İÇKİNİN DOĞRUDAN BEYİNE VERDİĞİ ETKİLER
            Alkolün doğrudan etkisi mantıklı düşünme, karar verme ve hareket etme yeteneklerini bozmasıdır. Bu etkiler, alkol alımının hemen ardından görülür.
            Vücudun metabolitik hızını düşürür
            Konuşma zorlukları, dil sürçmelerine neden olur hatta yüksek seviyede kelimeler anlaşılmaz hale gelebilir.
            Görmede netlik kaybolur, görüntüler bulanıklaşır
            Hareket kontrolünde zayıflamalar olur.
            Refleksler zayıflar, tepkiler olması gerektiğinden geç gelir.
            Karar verme, kendini kontrol etme yetileri kaybolur. Muhakeme gücü zayıflar.
            Uyku bozukluklarına sebep olur. REM uykusunu ortadan kaldırır bu da yorgun ve bitkin uyanmaya neden olur.
            Yüksek seviyelerde alındığı zaman beyin hücrelerine zarar verir. Beyin hücreleri ve beyni besleyen diğer hücrelerinin bir kısmının ölümüne sebep olabilir.
            İÇKİNİN GÖZE ZARARLARI: Alkol göze giden görme sinirlerine tahribat yapar. Sulanma ve görme bozukluklarına neden olur. Neticede ameliyat kaçınılmaz olur. Körlüğe neden olabilir.
            İÇKİNİN KALBE ZARARLARI: Alkol, kalp ve cilt damarlarını genişletir. Kalbin çalışma hızını artırır. Kan dolaşım düzenini bozar. Kalp hücrelerini zedeler. Kalp krizi dahil bir çok kalp hastalıklarına neden olur. Kalp yetmezliği gibi sorunlara yol açar. Damarların sertleşmesine, tansiyonun artmasına, felç ve ani ölümlere sebep olur. Alkolü az miktarlarda alanlarda da kalp ve damar hastalıkları riski artmaktadır.
            İÇKİNİN KARACİĞERE ZARARLARI: İçki karaciğeri harabeder. Karaciğer hücrelerinde yağlanma meydana gelmesine, hepatit ve siroz hastalığına sebep olur. Karaciğer büyür. Karaciğerin vazifesi dışarıdan gelecek zararlı maddeleri zararsız hale getirmektir. Karaciğer, içkiyi zararsız hale getirmek için çok fazla yorulur, vazifesini tam yapamaz olur. Zamanla karaciğer bu görevini tam anlamıyla yerine getirememeye başlar ve iflas eder. Bir çok zararlı maddenin vücuda girmesine ve çeşitli hastalıklara sebep olur.
            İÇKİNİN BÖBREKLERE ZARARLARI: Alkollü içkinin hangi çeşidi olursa olsun böbrekleri bozar, zamanla iş göremez hale getirir. İdrar bolluğu veren bira, böbrekleri temizlemez, bilakis yorar. İçki, böbrek iltihaplarına, idrarda şeker ve cerahat gibi anormal cisimlerin meydana gelmesine yol açar.
            İÇKİNİN MİDEYE VE BAĞIRSAKLARA ZARARLARI: İçki mide iç zarında yanma hissi meydana getirir, mideyi bozar ve çok aşırı tüketildiğinde dayanılmaz mide ağrılarına sebep olur. Mide ve yemek borusunu tahriş eder, mide hastalıklarından olan gastrit ve ülsere sebep olur. Alkol hazımsızlığa ve iştahsızlığa sebep olur. Böylelikle insanlarda ani kilo kayıpları görülebilir. Fakat bunun yanında kişinin vücudu günden güne şişer. Bağırsak ishallerine, iltihaplarına ve çalışma düzeninin bozulmasına sebep olur. Zararlı şişmanlığa meydan verir. Alkol kısa sürede mide bulantısına ve kusmaya sebep olabilir.        
            İÇKİNİN SİNİR SİSTEMİNE ZARARLARI: Sinirler alkole karşı hassastır ve alkole karşı ayakta çok uzun süre kalıp direnemezler. Alkol sinir hücrelerini zedeler. El titremeleri, tikler, felçlerden tutun, bütün ani ölümlere varıncaya kadar nice felaketlere sebebiyet verir. Heyecan, telaş, korku, sinir buhranları ve kıskançlık, çeşitli ruhi bozukluklar, içkinin meydana getirdiği normal hallerdendir.
            İÇKİNİN AKLA ZARARLARI: İçki akıl ve hafızayı zaafa uğratır. Aşırı alkol geçici hafıza kaybına neden olur. Kıskançlıklar ve unutkanlık meydana getirir. İrade kuvvetini azaltır, ne yaptığını ne söylediğini bilmez bir hale getirir. İşte kişi bu durumlarda asla düzeltemeyeceği hatalar ve yanlışlıklar yapabilir. İçki beyni uyuşturur, yürümekte zorluk çekilir, konuşmalarda dengesizlik meydana getirir, yüz ifadesinde bozukluklara sebebiyet verir. İnsan, irade ve dengesini kaybeder.
                                                          
                        İÇKİNİN DİĞER ZARARLARI

            Alkol vücudun erken zamanda yaşlanmasına ve erken bunamaya yol açar.
            Vitaminlerin ve diğer besin maddelerinin vücut tarafından emilmesine engel olur. Vücut direnci ve sağlığı bozulur.
            Baş ağrısı ve ağız kuruluğu yapar. Vücudun aşırı su kaybetmesine neden olur.
            Alkol donmayı hızlandırır. Alkol alan kişi vücudunda yalancı bir sıcaklık hisseder, oysaki bu, vücudun hızla ısı kaybettiğinin işaretidir.
            Alkol, diğer uyuşturucuların etkisini arttırdığı için alkol ile uyuşturucuyu aynı anda kullanan kişilerde çok tehlikeli sonuçlara yol açmaktadır.
            Tedavi amacıyla kullanılan tıbbi ilaçlarla birlikte alkol kesinlikle kullanılmamalıdır.
            Yaralanmalarda, kanın pıhtılaşmasını önlediği için, ciddi kan kaybına yol açar.
            Terleme ve kanın akışını hızlandırır. Kanı sulandırır. Yaralanmalarda, yaralı bölgenin geç iyileşmesine neden olur.

                  İÇKİ HAMİLE OLANLAR İÇİN BÜYÜK TEHLİKEDİR

            Alkol anne karnındaki bebeklerde çok ciddi fiziksel ve zihinsel bozukluklara yol açar. Hamile olanlarda fetal alkol sendromu gerçekleşebilir. Bu sendrom bebeğin olması gerekenden daha düşük kiloda doğmasına, bebekte görülen gelişim geriliğine, çatal dudaklığa ve küçük kafalılığa neden olduğu kadar bebeğin hayatı boyunca ortaya çıkabilecek zihinsel ve psikolojik sorunlarının da kaynağı olabilir. Bunun yanında hamilelik sürecinde alkol kullanan annelerin düşük ya da erken doğum yapma olasılığı yüksektir.  

              İÇKİ RUHSAL SORUNLARA NEDEN OLUR

            Alkol bir çok psikolojik hastalığın nedenlerinden birini oluşturur. Alkolizm -kişiden kişiye, bağımlılık kriterlerini karşılama açısından değişiyor olsa da- hastalığının en önemli belirtisi, kişinin sürekli ve çok miktarda alkol almasının sonucunda davranış değişikliği göstermesidir. Sonunda kişi kendine hakim olamayacak kadar bağımlı hale gelir. Biyolojik olarak zarar gördüğü kadar, sosyal hayatında da zedelenmeler yaşar. Alkolizmin sonucunda diğer psikolojik rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir.
            Depresyon ve kaygı durum bozukluğuna yol açabilir. Alkol kullanımının bir müddet sürdürülüp daha sonra bırakılması bu iki bozukluktan birine neden olabilir. Ortaya çıkmaları için kişinin alkolik tanımına uyması gerekmez.
Birçok psikolojik bozukluğun daha da kötüye gitmesine neden olur. Örneğin şizofreni hastalarında alkol kullanımı hallüsinasyonların artmasına ve düşüncelerde sapmanın, dalgalanmanın daha da artmasına neden olur. Benzer şekilde alkol kullanımı depresyonun semptomlarını alevlendirebilir.


                      İÇKİNİN NEDEN OLDUĞU KANSERLER


            Mide kanseri
            Dudak ve ağız içi kanseri
            Boğaz, gırtlak ve yemek borusu kanseri
            Karaciğer kanseri
            Mide ve pankreas kanserleri

            Alkol kullanmayanlara göre kansere yakalanma olasılıkları oldukça yüksektir.

                                     

                          İÇKİYE ALIŞMAMAK İÇİN

            Alkol asla bir gıda değildir. İnsanlar için sadece zararı söz konusudur. Bu sebeple her türlü alkollü içkiden kaçınılması gerekir.
            Alkol kullananlar alkolü başkalarına da içirmek ve sevdirmek isteyebilirler. İçmeniz için yapılan ısrarları kesinlikle kabul etmeyiniz. Zira, bir kadeh içki belki de alkol alışkanlığınızın sebebi olabilir.
            Alkol için söylenmiş güzel sözlere, aldatıcı reklamlara asla aldanmayın. Onun yerine sağlığınıza yararlı olan meyveler ve şifalı sulara rağbet gösterin.
            Bazı asabi ve ruhi rahatsızlıklarınız varsa, alkol ve benzerlerini tavsiye edenlere aldanmayın. Kendinize yararlı meşguliyetler bulun.
            Alkollü içkiler iştah açıcı değildir.Tam tersi zamanla mide rahatsızlıklarına, iştahsızlıklara ve sindirim bozukluğuna sebep olarak fayda yerine sadece zarar verirler.
            Alkollü içkilerin kalp ve damar rahatsızlıklarına faydalı olduğu yolundaki yaygın fakat tamamıyla yalan ve yanlış olan tavsiyelere de inanmayın. Bu konuda da uzman doktorların tavsiye ve tedavisine başvurunuz. En doğru yol budur.


                                                                                             

                          SAKIN KUMAR OYNAMAYIN

            Allah’ın insanoğluna vermiş olduğu akıl, sağlık ve zaman, birer büyük nimettir. Kumar oynamak, bu nimetleri zararlı bir şekilde kullanmaktır. Bünyedeki enerjiyi iyi ve yararlı şeylerde değil, kötü ve zararlı bir yönde harcamaktır. Düzenli bir hayatı, düzensiz bir hayata çevirmek, toplumun temel taşı olan aile ocağını yıkmak ve dağıtmaktır. Aile fertlerinin nefretini kazanmak ve onlara kötü örnek olmaktır. Sosyal hayatı temelinden sarsmak, helal kazancı baltalamak, tembelliği ve miskinliği hayata hakim kılmaktır. Rahmetten, bereketten, huzurdan, mutluluktan uzak kalıp; şeytani ve süfli arzularla yaşamaktır. İşte bu sayılan zararlardan korunmak için, İslam dini, kumarı haram kılmış ve onu büyük günahlardan biri saymıştır.
            Kumar, başlıbaşına bir felakettir. Kumar oynayan insanlarda istenmeyen davranışların yer ettiği, şahsiyet bozuklukları meydana gelebilmektedir. Hırsın verdiği heyecan ile sabahlara kadar kumar masalarından ayrılmayanlar, orada sağlıklarını, servetlerini, ahlaklarını ve vakitlerini bırakarak insanlıktan uzaklaşır, bir gün kazananlar başka bir gün kaybederler. Kumar yaygınlaştıkça toplumsal zararlar artar.
            Kuran ahlakı kumarı yasakladığı için müminler buna hiçbir zaman yanaşmazlar. Bunu Allah korkularından dolayı yapmazlar. Her ne olursa olsun, ne kadar zor durumda da kalsalar, ne kadar cazip tekliflerle de karşılaşsalar, ne kadar baskı da görseler, ne kadar teşvik de edilseler bu konuda taviz vermeleri söz konusu olmaz. Din ahlakında bunlara karşı getirebilecek mazeretler, makul gerekçeler yoktur. Kimse bahane öne sürme şeklinde bir ahlaksızlıkta bulunamaz. Çünkü bir şey haramsa bunun tavizi, esnekleştirilmesi, uygulanması olmaz.
            Din ahlakı yaşanmadığında insanların değer yargılarına ve ölçülerine güven olmaz. Çünkü yere, zamana, kişiye, ortama göre değerler de, kişiler de değişirler. Bunlara bağlı olarak çok farklı yorumları olur. Örneğin kumar ve benzeri kötülükler bazı ortamlarda kötü olarak kabul edilirken, bunu kötü kabul eden insanlar tarafından bazı ortamlarda oynanması ya da yapılması normal karşılanır. Otellerde, eğlence yerlerinde oynanması mahsurlu görülmez. Prensip olarak oynamayan biri dahi bu tarz bir yere gidince prensibini bozar ve oynar.
            Bir şey kötü ise veya ahlaksızlık olarak kabul ediliyorsa buna hiçbir yerde ve hiçbir şekilde yanaşılmaması gerekir. Yere, zamana ve insanlara göre farklılaşmak oturmamış bir şahsiyetin göstergesidir. Din ahlakının habersiz bir kimsenin de kuvvetli bir şahsiyet ve irade geliştirmesi mümkün değildir. İmanlı ve vicdanlı insanlara düşen görev de, kumarın insan ve toplum yaşamına getirdiği zararları gözler önüne sermek, insanları bu “pislik”ten kaçınmaya davet etmektir.


                        KUMAR HAKSIZ KAZANÇ YOLUDUR
           
            Kumar, insana Allah’ı unutturan, namaz kılmaktan alıkoyan, tembelliğe sürükleyen, insanlar arasına kin ve düşmanlık saçan haksız bir kazanç yoludur. Kumar insanda haksız kazanç yollarına karşı özenme meydana getirir. İslam dini, helal kazanç elde etmeyi emretmiş; haram kazancı kesinlikle yasaklamıştır. Bu konuda Kuranı Kerimde şöyle buyurulur.

            Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin… (Bakara Suresi, 188)
            Ey iman edenler, mallarınızı, sizden karşılıklı anlaşmadan (doğan) bir ticaretten başka haksız 'nedenler ve yollarla’ (batılca) yemeyin… (Nisa Suresi, 29)

            Kumarda kaybedilen parada çoluk çocuğun, fakirlerin hakkı vardır. Kazanılan para da meşru değildir. Temel kazanç prensiplerine aykırı olması, çalışıp üretme yeteneğini köreltmesi ve çalışmadan kazanma arzusunu kamçılaması gibi daha pek çok olumsuz sonuç doğuran kumar, Kuran’da kesin olarak yasaklanmıştır. Kumar oyunlarının temel niteliği, kazancın emeksiz gayri meşru yollardan elde edilmiş olmasıdır. Kazancın helal olması, meşru yollardan elde edilmesine bağlıdır. "Hangi kazanç en temiz ve en helal yolla elde edilmiş olur?" diye sorulduğunda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), "Kişinin el emeği ile ve kimseyi aldatmaksızın yaptığı meşru ticaret yoluyla elde ettiği kazançtır." cevabını vermiştir. (Ahmed İbn-i Hanbel) Kumar; çalışmadan, emek sarf etmeden, şans ve tesadüflere bağlı olarak başkasının malını almaktır. Kumar, haksız yere başkasının malını almak, bile bile ortaklaşa hırsızlık yapmaktır. Kumar, toplumsal bir felakettir. Allah’ın şiddetle yasakladığı bu yıkıcı kötülüğün pek çok aileyi sefil ve perişan ettiği her zaman görülmektedir.



            KUMAR İNSANLAR ARASINA KİN VE DÜŞMANLIK MEYDANA GETİRİR

            Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza DÜŞMANLIK VE KİN DÜŞÜRMEK, SİZİ, ALLAH'I ANMAKTAN VE NAMAZDAN ALIKOYMAK İSTER. Artık vazgeçtiniz değil mi? (Maide Suresi, 91)       

            Kumarın en bariz olumsuz yanı, toplumun bireyleri arasında kin ve düşmanlık meydana getirmesidir. Kumar, sebepsiz bir düşmanlık, kin ve hoşnutsuzluk doğurur. Bu tezahürleri görebilmek için uzun araştırmalar yapmaya gerek yoktur. Kumar oynayan bir kimse, karşısındaki kumarcıya ister istemez içinde bir kin duyacaktır. Çünkü kazanmak hırsıyla kumar oynayan kişinin gözü önünde paraları, malları, sermayesi alınmaktadır. Karşı taraf mal kazanmış iken, mal sahibi kahrından ölüp ölüp dirilmektedir.       
            Her ne kadar kumar partileri dostluk ve mutluluk sevdasıyla tertiplenmiş olsa bile, neticede düşmanlık ve kin tohumları ekmektedir. Kumar oynayanlar arasında görünürde samimi bir muhabbet havası gözlense bile, aralarındaki kin ve düşmanlık hiçbir zaman eksik olmaz. Kumar oynayan bir insan şuur ve duygularını kaybeder. Parasının ve bütün varlığının elinden nasıl çıkıp gittiğini dahi anlayamaz. Çünkü her verişinde bir önce verdiğini yeniden kazanmak peşinde koşar ve her defasında da kaybeder. Sonuçta malını kaybeder ve fakir düşer. Evine eli ve cebi boş döndüğü zaman içi, parasını alan kişiye karşı kin ve düşmanlıkla dolar. Bütün benliğini düşmanlık duygusu kaplar. İçine düştüğü buhran sonucu onu öldürmeye bile kalkar veya bizzat kendini öldürmeye kalkışır.
            Unutulmamalıdır ki, kumarda kaybeden kişi devamlı hırs ve kin duyguları içinde olacak, kaybettiklerini geriye almak ve kazanmak için tekrar tekrar oynayacak, sonuçta kazansa da manen kaybedecektir. Her iki tarafın da gözünü, hırs ve düşmanlık bürüyecektir. Sonuçta; parasını, malını, hatta en değerli varlıklarını bile, kumar masasında kaybederek dünyasını da ahiretini de berbat edecektir. O halde, hem Allah’ın gazabını, hem de toplumun nefretini celbeden, Allah’ın haram kıldığı bu gibi fenalıklardan uzak durmak ve çevreyi de uzak tutmaya çalışmak gerekir.
            Kumar oynayan kişinin karakter yapısına topluca baktığımızda şu hususların ön plana çıktığı görülür: Düşmanlık, kin ve nefret, intikam, hırs, içki, yalancılık, zihinsel güçte zayıflama, tembellik, kişilik (ahlak ve terbiye) bozukluğu, sinir sisteminin tahrip olması, kıskançlık, durgunluk, üzüntü ve heyecanlar arasında geçen bir ömür....


           
                                    KUMAR AİLEYE ZARAR VERİR

            Kumar aile hayatında düzensizliklere, anlaşmazlıklara, ihmallere sebep olur. Kumar oynamayı ve böylece para kazanmayı sanat haline getiren ve kendini açıkgöz yerine koyan kumarbazlar, nice insanların aile yuvalarının yıkılmasına sebep olmuşlardır. Kumar masasında, bir anda malını kaybedenler, çoğu cinayetle ve hapishaneye düşmekle sonuçlanan nahoş, çirkin olaylara sebep olmakta, eşini ve çocuklarını mahzun etmekte ve onları zor durumda bırakmaktadır.
            Kumar hastalığı olan kişilerin aile içi şiddet uygulaması ve çocuğuna kötü muamele yapması çok yüksek olabilmektedir. Kumar bağımlısı olan kişilerin çocuklarında depresyon, madde bağımlılığı ve kişilik bozuklukları görülebilmektedir. Şizofreni, kişilik bozukluğu, alkol ve kokain bağımlılığı olan kişilerde kumar bağımlığı daha fazla oluşabilmektedir. 
            Aile bireylerini zararlı kötü işlerden sakındırıp, Allah’ın istediği bir yaşantı için eğitilmesi önemli bir görevdir. Ayette şöyle buyrulur:

            Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler. (Tahrim Suresi, 6)
            Bu ayette, kişinin, sadece kendisini Allah'ın azabından kurtarmasının yanında, gücü yettiğince ailesini Allah'ın sevdiği kullar olacakları şekilde yetiştirmesinin de kendi sorumluluğu içinde olduğu bildirilmiştir. Şayet onlar cehennem yolunu tutmuşlarsa, gücü nisbetinde onlara engel olmaya çalışmalıdır. Sadece onların bu dünyadaki refahlarını değil, ahirette cehennemin yakıtı olmamalarını da düşünmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Hepiniz yöneticisiniz ve yönettiklerinizden sorumlusunuz. Hükümdar halkından, erkek ailesinden, kadın kocasının evinden ve çocuklarından sorumludur." (Buhari)

                                   
                             KUMAR ÇOK KÖTÜ BİR ALIŞKANLIKTIR

            Kumar, içki gibi çok kısa bir zamanda alışkanlık haline gelir. Bunun için içki ve kumar alışkanlığı çok tehlikeli alışkanlıklardandır. Kumar insanı aldatır. İnsanı içkinin vermiş olduğu sarhoşluk gibi bir hale sokar. Kumarbazların üzerine çöken sarhoşluk, sarhoşlarınkinden pek farklı değildir. İnsan, kazandıkça kazanma zevki ve hırsı için oynar. Kaybettikçe, kayıplarını çıkarmak için yine oynar. Sonunda kumarbaz oluverir. Her şeyini kumarda kaybeden, nesi varsa satan ve kumara yatıran, bütün ömrü sefalet içinde geçen, eşini ve çocuklarını mahveden kumarbazların, başlangıçta kumara bir eğlence gözü ile baktıkları unutulmamalıdır. Bu kadarla birşey olmaz diye başlanan kumar alışkanlığı git gide daha büyük rakamlara ulaşır. Durum bu noktalara gelince de borcunu ödemek için elindeki avucundaki herşeyi satmak ve borcunu ödemek zorunda kalır. Tabi ödeyemeyeceği miktarlarda işin içine tehditler, şantajlar girer. Canıyla, ailesiyle ve yakın çevresindeki insanlarla tehdit edilir. İşin içinden çıkamayacağını anlayan çareyi ya ölümde bulur, yada cinayetle sonuçlanır. Yani kumar alışkanlığı küçük zararsız oyunlar gibi başlasa da sonrasında insanın hayatını karartabilmektedir.