Allah'ı tesbih etmek müminin hayatının bir
parçasıdır. Tesbih, Allah'ın akla gelebilecek ya da gelmeyecek her türlü
eksiklik, kusur ve hatadan uzak ve münezzeh olduğunu hem dil hem de kalp ile
tasdik etmektir. Müminler Allah’ın aklını, ilmini, gücünü ve büyüklüğünü övüp
yücelterek tesbih ederler. Allah sonsuz hikmet ve ilim sahibidir. İnsanın
Allah’ın kendisine öğrettiği dışında hiçbir bilgisi ve müstakil bir gücü
yoktur. Bir kimsenin sahip olduğu hiçbir şey kendisinden değildir. İnsan
Allah’ın kaderinde lütfettiği nimetlerle bir varlık haline gelir. Bu nedenle
insanın Allah’ın huzurundaki aczini O’nu anarak, O’nu yücelterek ve bütün
eksikliklerden münezzeh olduğunu zikrederek dile getirmesi büyük önem taşır.
Tesbih sırasında insan, övgünün
yalnızca Allah’a ait olduğunu, Allah’ın her türlü eksiklikten münezzeh
olduğunu, Allah’ın tek ilah olduğunu sürekli olarak tekrarlar. Bunu da kendi
duyabileceği yüksek olmayan bir sesle yapar. Tesbih yapmak insan için elbette
çok büyük bir ibadettir. Ama tesbihin bir yönü de bu ibadet sırasında insanın
yoğun bir şekilde olumlu telkin almasıdır. Şeytanın 24 saat durmayan olumsuz
telkinine karşın insan, yalnızca Allah’ı anarak imanını koruyabilir ve
geliştirebilir.
Bindiği gemide "kim denize
atılacak" diye kura çekilen, kura kendisine isabet edip denize atılan,
sonra da dev bir balık tarafından yutulan Hz. Yunus'un durumu Kuran’da
bildirilmiştir. Kuran'da, Hz. Yunus'un Allah'ı "tesbih edenlerden" olduğu
için o yerden kurtarıldığı ve sonra da hakimiyetle ödüllendirildiği anlatılır:
Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı, Onun karnında
(insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı. Sonunda o hasta
bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık. Ve üzerine, sık-geniş yaprakla
(kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik. Onu yüzbin veya (sayısı) daha da
artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik. Sonunda ona iman ettiler,
Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık. (Saffat Suresi, 143-148)
5 vakit namaz kılmak gibi,
belirlenmiş vakitlerde Allah'ı tesbih etmek de Kuran'da geçen farzlardandır.
Bir mümin Allah'ın farz kıldığı konular arasında kendi anlayışına göre bir önem
sırası yapamaz. Yani namaz kılmayı tesbih etmekten veya oruç tutmayı zekat
vermekten daha önemli ya da önemsiz göremez. Allah'ın emirlerini harfiyen
yerine getirir. Allah insanı yalnızca Kendisi’ne kulluk etmesi için
yaratmıştır. Allah'ı, Kuran'da belirtilen beş vakitte, Allah'ın istediği şekilde
tesbih etmek müminin günlük hayatındaki en önemli görevlerinden biridir. Sabah
namazı ve ikindi vakitlerinde, tesbihle birlikte ayrıca hamd edilmesi de
ayetlerde özellikle belirtilmiştir.
ALLAH’I EN GÜZEL
İSİMLERİYLE TESBİH EDİN
Allah Kuran’da Kendisini gün içinde sürekli tesbih
etmemizi bildirmiştir. Bu konuda çok fazla ayet bulunmaktadır. Allah’ı en güzel
isimleriyle tesbih eden insan gün içinde dikkatini Allah’a yöneltir,
dolayısıyla yaptığı işin bereketi artar ve ruhu Allah’ın anılmasıyla rahatlar.
Gün içinde Allah’ı şöyle tesbih edebiliriz:
“SubhanAllah, Allah’ım Seni her türlü eksik ve noksan
sıfatlardan tenzih ederim, Sen münezzehsin” deriz. Bu
zikir ile, insanın kalbi ferahlar ve içine neşe gelir. Bütün dünyanın Allah’ın
kontrolünde olduğunu bilmenin konforunu yaşar.
Unutmayın ki, yeryüzündeki her
varlık Allah'a muhtaçtır. Allah ise; insanın sahip olduğu her türlü eksiklikten
münezzehtir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Uyku, açlık, susuzluk, yorgunluk
gibi akla gelebilecek insani zayıflıkların tamamından uzaktır.
“Elhamdülillah,
Allah’ım verdiğin tüm nimetler için şükürler olsun, hamdolsun” diyerek nimetlerin güzelliğini, neşesini yoğun bir şekilde hissederiz.Allah’tan bir rahmet olarak sabah kalktığımız andan itibaren Allah’ın verdiği nimetlerle karşılaşırız. Şuurumuz açıktır, görürüz, düşünürüz, Rabbimiz’i coşkuyla severiz. Tüm bunlar her an şükretmemiz için Allah’ın yarattığı nimetlerdendir.
…Ve
her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.” (Tur Suresi, 48)
“Estağfirullah,
Allah’ım beni affet, günahlarımı bağışla” demekle
insanın üzerinden büyük bir yük kalkar.Herkes günaha girebilir. Bu nedenle Yüce Allah’tan bağışlanma dilemeye muhtaçtır. Allah’ın affediciliğine sığınmak insanı cehennemden uzaklaştırır, cennete yaklaştırır. Allah bir ayetinde bağışlanma dilemenin önemini şu şekilde bildirmiştir:
“Hemen
Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok
kabul edendir.” (Nasr Suresi, 3)
“Allah-u
Ekber, Allah’ım sen çok büyüksün” demek sonsuz büyük
güce teslim olmak demektir.Tüm kainatın Sahibine teslim olmak kalpte büyük huzur oluşturur. Allah ayetinde şu şekilde bildirir:
“Öyleyse
büyük Rabbini ismiyle tesbih et.” (Vakıa Suresi, 96)
Allah’ı coşkuyla
sevenler, Allah’ı gereği gibi ananlar, hakkıyla iman edip hakkıyla
korkanlar, işte onlar dünyada ve Allah’ın vaadi olan sonsuz hayat yurdu olan
ahirette büyük bir mutluluk içinde yaşarlar.
KURAN'DA ALLAH'IN TESBİH EDİLMESİNİ EMREDEN AYETLER
Şu halde onların
söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini
hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün
uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin. (Taha Suresi, 130)
Öyleyse akşama
girdiğiniz vakit de, sabaha erdiğiniz vakit de Allah’ı tesbih edip
(yüceltin). (Rum Suresi, 17)
Sen, asla ölmeyen ve
daima diri olan (Allah)a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbih et.
Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter. (Furkan Suresi, 58)
Ve O’nu sabah ve
akşam tesbih edin. (Ahzab Suresi, 42)
Şu halde sen sabret.
Gerçekten Allah’ın va’di haktır. Günahın için mağfiret dile; akşam ve sabah
Rabbini hamd ile tesbih et. (Mü’min Suresi, 55)
Öyleyse sen, onların
dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından
önce hamd ile tesbih et. (Kaf Suresi, 39)
Gecenin bir bölümünde
ve secdelerin arkasından da O’nu tesbih et. (Kaf Suresi, 40)
…Ve her kalkışında
Rabbini hamd ile tesbih et.” (Tur Suresi, 48)
Gecenin bir bölümünde
ve yıldızların batışının ardında da O’nu tesbih et. (Tur Suresi, 49)
Şu halde büyük Rabbini
ismiyle tesbih et. (Vakıa Suresi, 74)
Öyleyse büyük Rabbini
ismiyle tesbih et. (Vakıa Suresi, 96)
Öyleyse, büyük Rabbini
ismiyle tesbih et. (Hakka Suresi, 52)
Gecenin bir bölümünde
O’na secde et ve geceleyin uzun uzadıya O’nu tesbih et. (İnsan
Suresi, 26)
Rabbinin yüce
ismini tesbih et, (A’la Suresi, 1)
Sen Rabbini hamd ile
tesbih et ve secde edenlerden ol. (Hicr Suresi, 98)
Şüphesiz, Biz seni bir
şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ki Allah'a ve
Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir
saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O'nu (Allah'ı) tesbih etmeniz için. (Fetih
Suresi, 8-9)
ALLAH’I TESBİH ETMEK BÜTÜN
KAİNATIN İBADETİDİR
Allah’ı tesbih etmek yalnızca müminlerin değil,
aynı zamanda bütün kainatın bir ibadeti olduğu ayetlerde şöyle haber verilir:
Yedi gök, yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih eder; O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ancak siz onların tesbihlerini kavramıyorsunuz. Şüphesiz O, halim olandır, bağışlayandır. (İsra Suresi, 44)
“Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’ı tesbih eder. Mülk O’nundur, hamd (övgü) de O’nundur. O, her şeye güç yetirendir.” (Teğabün Suresi, 1)
Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na
olan korkularından tesbih ederler... (Rad Suresi, 13)
Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik;
Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah’ı tesbih eder. (Cum’a Suresi, 1)
Göklerde ve yerde olanların tümü
Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet
sahibidir. (Saff Suresi, 1)
Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde)
kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur.
Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.
(Haşr Suresi, 24)
Göklerde ve yerde olanların tümü
Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü (aziz) olandır, hüküm ve
hikmet sahibidir. (Hadid Suresi, 1)
Göklerde ve yerde olanların tümü
Allah’ı tesbih etmiştir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet
sahibidir. (Haşr Suresi, 1)
Görmedin mi ki, göklerde ve yerde olanlar ve
dizi dizi uçan kuşlar, gerçekten Allah'ı tesbih etmektedir. Her biri, kendi
duasını ve tesbihini şüphesiz bilmiştir. Allah, onların işlediklerini bilendir.
(Nur Suresi, 41)