Nasıl
oluyor da Allah’ı inkâr ediyorsunuz? Oysa ölü iken sizi O diriltti; sonra sizi
yine öldürecek, yine diriltecektir ve sonra O’na döndürüleceksiniz. (Bakara
Suresi, 28)
İnsan
önceden, hiç bir şey değilken, gerçekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç)
düşünmüyor mu? (Meryem Suresi, 67)
Sizleri
Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? (Vakıa Suresi, 57)
İnsan,
bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir
düşman kesilmiştir. (Yasin Suresi, 77)
Şimdi
(rahimlere) dökmekte olduğunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi
yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 58-59)
Andolsun,
ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi? (Vakıa
Suresi, 62)
İnsan,
‘kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden
bir damla su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu)
yarattı ve bir ‘düzen içinde biçim verdi.’ Böylece ondan, erkek ve dişi olmak
üzere çift kıldı. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?
(Kıyamet Suresi, 36-40)
De
ki: “Düşündünüz mü hiç; eğer Allah sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve
kalplerinizi mühürlerse, onları size Allah’tan başka getirebilecek ilah
kimdir?” Bak, biz nasıl ayetleri ‘çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da’ sonra
onlar (yine) sırt çevirip-engelliyorlar? (En’am Suresi, 46)
Eğer
O, rızkını tutsa (vermese), rızkınızı verecek olan kimmiş? Hayır; onlar, bir
azgınlık ve nefret içinde inatla direniyorlar. (Mülk Suresi, 21)
Ey
insanlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi
rızıklandıran Allah’ın dışında bir başka yaratıcı var mı? O’ndan başka ilah
yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz? (Fatır Suresi, 3)
De
ki: “Göklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik
olan kimdir? Diriyi ölüden çıkaran ve ölüyü diriden çıkaran kimdir? Ve işleri
evirip-çeviren kimdir? Onlar: “Allah” diyeceklerdir. Öyleyse de ki: “Peki siz
yine de korkup-sakınmayacak mısınız? (Yunus Suresi, 31)
Yoksa
onlar, hiç bir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?
Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle
inanmıyorlar. (Tur Suresi, 35-36)
Görmüyorlar
mı; gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gücü yeter ve
onlar için kendisinde şüphe olmayan bir süre (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise
ancak inkarda ayak direttiler. (İsra Suresi, 99)
Gökleri
ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmağa kadir değil mi? Elbette (öyledir);
O, yaratandır, bilendir. (Yasin Suresi, 81)
Andolsun,
onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?” diye
soracak olursan, şüphesiz: “Allah” diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da
çevriliyorlar? (Ankebut Suresi, 61)
De
ki: “Gördünüz mü söyleyin; Allah, kıyamet gününe kadar geceyi sizin üzerinizde
kesintisizce sürdürecek olsa, Allah’ın dışında size aydınlık verecek ilah
kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?” (Kasas Suresi, 71)
De
ki: “Gördünüz mü söyleyin, Allah kıyamet gününe kadar gündüzü sizin üzerinizde
kesintisizce sürdürecek olsa Allah’ın dışında size içinde dinleneceğiniz geceyi
getirecek ilah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz? (Kasas Suresi, 72)
Şimdi
ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz,
yoksa bitiren Biz miyiz? Eğer dilemiş
olsaydık, gerçekten onu bir ot kırıntısı kılardık; böylelikle şaşar-kalırdınız.
(Vakıa Suresi, 63-65)
Şimdi
yakmakta olduğunuz ateşi gördünüz mü? Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz
(yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 71-72)
De
ki: “Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine göçüverecek olsa, bu durumda kim
size bir akar su kaynağı getirebilir? (Mülk Suresi, 30)
Şimdi
siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz,
yoksa indiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şükretmeniz
gerekmez mi? (Vakıa Suresi, 68-70)
O,
hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? O: “Yığınla mal
tüketip-yok ettim” diyor. Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor? Biz
ona iki göz vermedik mi? Bir dil ve iki dudak? (Beled Suresi, 5-9)
(Peki)
Onlar, Allah’ın gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bildiğini
bilmiyorlar mı? (Bakara Suresi, 77)
Dediler
ki: “Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir.” De ki: “Allah
katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah’a
karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?” (Bakara Suresi, 80)
Ne
zaman onlara: “Allah’ın indirdiklerine uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz,
atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız” derler. (Peki) Ya
atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara
Suresi, 170)
Peki
onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde her
ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na
döndürülmektedirler. (Al-i İmran Suresi, 83)
Yoksa
onların mülk’ten bir payları mı var? Eğer öyle olsaydı, insanlara ‘çekirdeğin
sırtındaki küçücük bir tomurcuğu’ bile vermezlerdi. (Nisa Suresi, 53)
Yoksa
kötülükleri yapanlar, bizi (aşıp) geçeceklerini mi sandılar? Ne kötü
hükmediyorlar? (Ankebut Suresi, 4)
Artık
‘kötülüğü örgütleyip düzenleyenler’, Allah’ın, kendilerini yerin dibine
geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden
emin midirler? (Nahl Suresi, 45)
Onlar,
yine de o sözü (Kur’an’ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki
atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Mü’minun Suresi, 68)
Onlar
hâlâ Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının katından
olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar)
bulacaklardı. (Nisa Suresi, 82)
İşte
bunlar, Allah’ın ayetleridir; sana bunları hak olmak üzere okuyoruz. Öyleyse
onlar, Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze iman edecekler? (Casiye
Suresi, 6)
Ve
dediler ki: “Bu Kur’an, iki şehirden birinin büyük bir adamına indirilmeli
değil miydi?” Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya
hayatında maişetlerini aralarında biz paylaştırdık ve onlardan bir bölümü (diğer)
bir bölümünü ‘teshir etmesi için, bir bölümünü bir bölümü üzerinde derecelerle
yükselttik. Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır. (Zuhruf
Suresi, 31-32)
Onlar,
mü’minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. ‘Kuvvet ve onuru
(izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, ‘bütün kuvvet ve onur,’
Allah’ındır. (Nisa Suresi, 139)
De
ki: “Düşündünüz mü hiç; eğer size Allah’ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet)
gelip çatarsa, Allah’tan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler
iseniz (çağırın bakalım.)” (En’am Suresi, 40)
De
ki: “Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan
var mı?” De ki: “Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Öyleyse
nasıl çevriliyorsunuz?” (Yunus Suresi, 34)
Onlar,
kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin
bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının
geleceği gün, daha önce iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç
kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: “Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz.”
(En’am Suresi, 158)
(Küfre
sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden
başka bir şey mi gözlüyorlar? Onlardan öncekiler de öyle yapmıştı. Allah onlara
zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Nahl Suresi, 33)
Kara
tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları
yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil
bulamazsınız. (İsra Suresi, 68)
De
ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah’tır.” De ki: “Öyleyse, O’nu
bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım
veliler mi (tanrılar) edindiniz?” De ki: “Hiç görmeyen (a’ma) ile gören
(basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?”
Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma,
kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: “Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve
O, tektir, kahredici olandır.” (Ra’d Suresi, 16)
Dediler
ki: “Ona Rabbinden ayetler (birtakım mucizeler) indirilmeli değil miydi?” De
ki: “Ayetler yalnızca Allah’ın katındadır. Ben ise, ancak apaçık bir
uyarıcıyım.” Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor
mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt
(zikir) vardır. (Ankebut Suresi, 50-51)
Bizim
ayetlerimiz konusunda çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse ateşin
içine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi? Siz
dilediğinizi yapın. Çünkü O yaptıklarınızı gerçekten görendir. (Fussilet
Suresi, 40)
De
ki: “Gördünüz mü haber verin; eğer o (Kur’an) Allah katından ise, sonra siz onu
inkâr etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık içinde olandan daha sapık kimdir?”
(Fussilet Suresi, 52)
Andolsun
Biz sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?
(Kamer Suresi, 51)
Onlar,
göklerin ve yerin ‘bağımlı olduğu egemenliğe ve sünnete’ (melekût) Allah’ın
yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar
mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar? (A’raf Suresi, 185)