14 Ocak 2014 Salı

SAKIN DÜNYA HAYATINA ALDANMAYIN

                                       
           İnsanların içine düştükleri ve pek düşünmedikleri en önemli yanılgılarından biri, dünya hayatını tek ve gerçek yaşantıları sanmalarıdır. Oysa dünya Allah’ın insanları denemek için yarattığı geçici bir mekandır. Asıl olan ölümden sonraki yaşamdır. Dolayısıyla çabuk geçen ve çok kısa olan dünya hayatında insanları cezbeden, onları kendine kaptırıp oyalayan herşey “aldatıcı bir süs”tür.
               Dünya hayatını esas alan bazı kimselerin yaşamlarındaki ana mantık, her zaman için yalnızca dünya hayatının menfaatlerini düşünerek hareket etmeleridir. Ahiretin varlığını ve orada nasıl bir durumla karşılaşacaklarını hiçbir şekilde akıllarına getirmek istemezler. Ölüm ve ahiret konusu kendilerine hatırlatıldığında ise, genellikle çeşitli bahanelerle düşünmekten kaçarlar. Yaşadıkları bu dünyanın yalnızca geçici bir imtihan yeri olduğunu; eşlerinin, çocuklarının, ailelerinin, sahip oldukları evlerin, arabaların; kısacası çevrelerindeki herşeyin bu imtihanın bir parçası olduğunu anlamaya yanaşmazlar. Çünkü bunu kabullenmeleri, geçici bir dünyanın metaları için boş yere hırslandıklarını da kabullenmeleri anlamına gelecektir.
               Dünya hayatı, Kuran'da da bildirildiği gibi "göz açıp kapayıncaya kadar" geçer. İnsan burada vicdanını, iradesini belki az bir süre kullanacak ama sonsuza kadar Allah'ın rahmetiyle rahat edecektir. Fakat sadece "burada nefsimin tutkularını tatmin edeyim" diyerek hak dinden yüz çevirecek olursa, eksikliklerle dolu kısa bir dünya hayatı için sonsuz ve mükemmel bir ahiret hayatını -Allah'ın dilemesi dışında- kaybeder. Oysa bu, değmeyecek bir alışveriş ve değmeyecek bir seçimdir. Her insanın her an ölme ihtimali varken ve ölümden sonra hiçbir zaman dünyaya geri dönme imkanı olmayacağına göre o halde dünyaya bağlanmanın bir anlamı yoktur. Akılcı olan ise dünya hayatının peşine düşmeyip Allah’ın rızasını ve cenneti kazanmaktır. Çünkü insan ölüm melekleri ile karşılaştığında dünya hayatında tattığı ve önemli gördüğü zevkleri aklından geçirmeye bile vakti olmayacaktır. Can köprücük kemiğine bir kez dayandı mı insanın dünya hayatında iken tüm yaşadıkları hafızasından bir anda silinip gidecektir. Sonrasında ise hesap gününün dehşeti yaşanacaktır.
               Ama eğer insan ömrünü Allah'a adamışsa, şevkle dine sarılmışsa bu dehşetten yana korkacak hiçbir şeyi olmayacak, içi rahat ve huzurlu olacaktır. Çünkü amel defteri temizdir. Hiçbir endişeye kapılmadan "Alın kitabımı okuyun." (Hakka Suresi, 19) diyecektir.
              Öyleyse böyle güzel bir sonla karşılaşmak varken neden aksi olsun, neden insan ahirette amel defterini korkuyla versin, neden pişmanlık duysun?... Güzel bir sona kavuşmak için insanın yapacağı tek şey vicdanını kullanıp samimiyetle ve şevkle Kuran ahlakını yaşamaktır. Zaten insanın asıl rahat edeceği, dünyadan gerçek anlamda keyif alacağı hayat şekli de budur.
               Dünyaya ait şeylerin kısa ömürlü ve geçici olduklarını, bunlardan ayrılmanın kesin olduğunu, kendi bedeninizin de, değer verdiğiniz tüm insanların bedeninin de bir gün çürüyüp kokuşacağı gerçeği sizi dünyaya bağlanmaktan, ahireti unutmaktan kesin bir suretle alıkoyacaktır. Bu gerçeğin bilincinde olmak insanı Allah’a ve ahirete yöneltir. Çünkü insan fıtratı geçici olan ve ayrılığa mahkum bulunan şeyleri sevmez. Dünyaya bağlanmayı kalpten çıkarmak için ahiret sevgisini kuvvetlendirmek lazımdır. Bu sevgi kuvvetlendirilip alternatif durumuna getirilmediği müddetçe, dünya sevgisinden ve onun neden olduğu uzun yaşama hissiyle ve bunların kötü sonuçlarından yakayı kurtarmak mümkün değildir. Ahireti sevmek için de onun ne olduğunu, insana neler kazandırdığını ve dünyaya kıyasla üstünlüğü bilmek ve düşünmek lazımdır. Dünyadaki bütün güzelliklerin, zevk ve lezzetlerin daha iyisi, daha fazlası ve hiç bitmeyecek olanı ahirettedir.
                Dünya hayatının detaylarına kapılıp Allah’ı ve ahireti sakın unutmayın. Yaptığınız hata her ne olursa olsun hemen tevbe etmeyi ve Allah'tan af dilemeyi sakın unutmayın. Ahiretin kesin bir gerçek olduğunu düşünmeli ve bu büyük gün için hazırlık yapmalısınız. Ancak o zaman bu dünya üzerinde yaptıklarınızın bir değeri olacak, benzersiz bir karşılık alabileceksiniz. Yapmanız gereken en önemli şey Allah’ın razı olduğu bir kul olmaya çalışmaktır.



KURAN’DA DÜNYA VE AHİRET HAYATI

            Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın. (Fatır Suresi, 5)

            …dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın. (Lokman Suresi, 33)

            Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi 'yok sayarak tanımadıkları' gibi, biz de bugün onları unutacağız. (Araf Suresi, 51)

            "...Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir." (Al-i imran Suresi, 185)

            Onlara, dünya hayatının örneğini ver; gökten indirdiğimiz suya benzer, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karıştı, böylece rüzgarların savurduğu çalı-çırpı oluverdi. Allah, herşeyin üzerinde güç yetirendir. (Kehf Suresi, 45)

            Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, dünya hayatına razı olanlar ve bununla tatmin olanlar ve bizim ayetlerimizden habersiz olanlar; İşte bunların, kazandıkları dolayısıyla barınma yerleri ateştir. (Yunus Suresi, 7-8)

            Artık kim taşkınlık edip-azarsa, ve dünya hayatını seçerse, şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir. (Naziat Suresi, 37-39)

            “İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez.” (Bakara Suresi, 86)

            Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ‘(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ‘çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir. (Hadid Suresi, 20)

            "Dün­ya ha­ya­tı yal­nız­ca bir oyun ve bir oya­lan­ma­dan baş­ka­sı de­ğil­dir. Kor­kup-sa­kın­mak­ta olan­lar için ahi­ret yur­du ger­çek­ten da­ha ha­yır­lı­dır. Yi­ne de akıl er­dir­me­ye­cek mi­si­niz?" (En'am Su­re­si 32)
            Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi. (Ankebut Suresi, 64)

            Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ‘süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır. De ki: “Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında, içinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla görendir.” (Al-i İmran Suresi, 14-15)

            Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar. (İnsan Suresi, 27)

            Hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorsunuz. Ve ahireti terk edip-bırakıyorsunuz, (Kıyamet Suresi, 20-21)

            Hayır siz, dünya hayatını seçip üstün tutuyorsunuz. Ahiret ise daha hayırlı ve daha süreklidir. (A'la Suresi, 16-17)

            …ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır. (Tevbe Suresi, 38)

            ...De ki: "Dünyanın metaı azdır, ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır… (Nisa Suresi, 77)

            Size verilen herhangi bir şey, dünya hayatının metaı (kısa süreli faydalanması)dır. Allah katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir... (Şura Suresi, 36)

            Size verilen herşey, yalnızca dünya hayatının metaı ve süsüdür. Allah katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Kasas Suresi, 60)

            "Ey kavmim, gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir meta (kısa süreli bir yararlanma)dır. Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur." (Mümin Suresi, 39)

            ...Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta'dan başkası değildir. (Rad Suresi, 26)

            Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde artırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur. (Şura Suresi, 20)

            "...Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir..." (Enfal Suresi, 67)

            Kim de ahireti ister ve bir mü'min olarak ciddi bir çaba göstererek ona çalışırsa, işte böylelerinin çabası şükre şayandır. (İsra Suresi, 19)

            ...(Bunlar) Şu değersiz olan (dünya)ın geçici-yararını alıyor ve: "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. (Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akıl erdirmeyecek misiniz? (Araf Suresi, 169)

            …evlerine gümüşten tavanlar ve üzerinde çıkıp-yükselecekleri merdivenler yapardık. Evlerine kapılar ve üzerinde yaslanıp-dayanacakları koltuklar, Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir. (Zuhruf Suresi, 33-35)



PEYGAMBER EFEN­Dİ­MİZ (SAV)'İN DÜNYA VE AHİRET HAYATI HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ

"Ey Al­lah'ın kul­la­rı! Siz bu dün­ya­dan gö­çen­ler­den fark­lı de­ğil­si­niz. On­lar siz­den da­ha uzun ömür­lü, da­ha kuv­vet­li, da­ha ma­mur bel­de­le­re ve da­ha öl­mez eser­le­re sa­hip idi­ler. Bir­kaç ne­sil son­ra ses­le­ri ke­sil­di ve ta­ma­men du­yul­maz ol­du. Ce­set­le­ri çü­rü­dü, yurt­la­rı bom­boş kal­dı ve eser­le­ri yok ol­du. On­lar muh­te­şem sa­ray­la­rı­nı, kon­for­la­rı­nı ve at­las­tan do­kun­muş ya­tak­la­rı­nı yas­tık­la­rı­nı üze­ri taş­lar­la ör­tü­lü, top­rak yı­ğı­lı vi­ra­ne­le­re ya­pıl­mış me­zar­la­ra de­ğiş­ti­ler. Yer­le­ri dar, sa­kin­le­ri ga­rip­tir. On­lar ora­da yal­nız­la­rın, ken­di ba­şı­nın der­di­ne dü­şen­le­rin ve bir­bir­le­riy­le sa­mi­mi ol­ma­yan­la­rın ara­sın­da­dır­lar.
"Si­zin ölü­ler di­ya­rı­na var­ma­nız ve ora­da yap­tık­la­rı­nı­za kar­şı­lık re­hin ola­rak kal­ma­nız ya­kın­dır. Si­zi de ka­bir ku­cak­la­ya­cak... Ahi­ret için ça­lış­ma­dan ahi­re­ti uman, uzun emel­le­rin pe­şin­de ko­şup tev­be­yi ge­cik­ti­ren, dün­ya­yı sev­me­yen ki­şi­le­rin di­liy­le dün­ya­dan bah­set­ti­ği hal­de dün­ya­yı se­ven­ler gi­bi ça­lı­şan, ken­di­si­ne ve­ri­lin­ce doy­ma­yan, ve­ril­me­yin­ce sız­la­nan kim­se­ler­den ol­ma­yın."
"Dün­ya­dan yüz çe­vir­mek, ne he­lal şey­le­ri ha­ram et­mek­tir, ne de ma­lı za­yi et­mek­tir. Dün­ya­ya rağ­bet gös­ter­me­mek, elin­de olan ni­me­te, Al­lah'ın elin­de olan ni­met­ler­den da­ha faz­la gü­ven­me­men ve ba­şı­na bir mu­si­bet geldi­ğin­de o mu­si­be­te gös­ter­di­ğin rağ­bet, o mu­si­be­tin gel­me­miş ol­ma­sı­na gös­ter­di­ğin rağ­bet­ten faz­la ol­ma­sı­dır." (İbn-i Ma­ce)
"Eli­niz­den gel­dik­çe ken­di­ni­zi dün­ya iş­le­ri­ne faz­la kap­tır­ma­yın. İba­det için ken­di­ni­ze va­kit ayı­rın. Zi­ra ki­min ama­cı sırf dün­ya olur­sa, Al­lah iş­le­ri­ni da­ğı­tır. Fa­kir­li­ği de­vam­lı ak­lı­na ge­ti­rir. Ki­min­ de ama­cı ahi­ret ise, Al­lah işlerini to­par­lar, hu­zu­ru­nu ar­tı­rır. Zen­gin­li­ği kal­bi­ne yer­leş­ti­rir. Hak­kın­da ha­yır­lı olan her­şe­yi hız­la ona yak­laş­tı­rır." (İb­n-i Ma­ce, Ta­be­ra­ni, Bey­ha­ki)
"Kim gön­lü­nü ta­ma­men Al­lah'a bağ­lar­sa, Al­lah onun bü­tün ih­ti­yaç­la­rı­nı sağ­lar. On­la­ra bek­le­me­di­ği yer­den rı­zık ka­pı­la­rı­nı açar. Kim de ken­di­ni ta­ma­men dün­ya­ya ve­rir­se, Al­lah onu dün­ya­ya bı­ra­kır. Ona yar­dı­mı ke­ser." (Bey­ha­ki, İb­ni Hıb­ban)
"Kim sa­bah­le­yin kal­kın­ca hep dün­ya işi­ni dü­şü­nür, iba­det­le­ri­ni ih­mal eder­se, Al­lah'tan ona hiç­bir yar­dım ol­maz." (Ta­be­ra­ni)
"Ey insanlar! Dünya peşin verilen bir metaıdır. İyi de kötü de ondan nasibini alır. Ahiret ise sadık bir vaaddir. Orada Kadir olan Melik hükmeder. Hak yerini bulur. Batıl ise zail olur. Ey insanlar, ahiret evladı olun, dünya uşağı olmayın. Zira evlat anaya tabidir. (Yani dünya çocuğu olursanız, dünya gibi mahvolmaya layık olursunuz.) Allah'tan korku üzerine amel ediniz. Biliniz ki amelleriniz sizinle yüzleşecektir. Ve yine sizler mutlaka Allah'a mülaki olacaksınız (kavuşacaksınız). Kim zerre miktarı hayır yaparsa onu görecek ve kim de zerre miktarı şer yaparsa onu görecek." (G. Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 184/4)
"Dünya, ahiretin tarlasıdır." (Deylemi)
"Dünya, ahiretin köprüsüdür." (Deylemi)
"Allah rızasını kazanmak, ahiret azığını temin etmek için, dünya ne güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, ahiret azığını temin etmeyen için de, dünya ne kötü yerdir. Bir kimse, "Allah dünyayı rezil etsin!" derse, dünya da ona, "Hangimiz Rabbimize asi oluyorsa, Allah onu rezil etsin!" der." (Hakim, İbni Lal)
"Hak Teala buyurdu ki, "Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun." (Ebu Nuaym)
"Dünyaya meyledenin emeli uzun olur, sonunu getiremez, bitmez tükenmez ihtiyaca düşer; öyle bir meşgale kaplar ki mihnetinden kendini kurtaramaz." (Deylemi)
"Ahireti isteyip onun için çalışan, geçim sıkıntısı çekmez, zengin olarak sabahlar, zengin olarak akşamlar. Dünyayı talep edip onun için koşan geçim darlığı çeker, fakir olarak sabahlar, fakir olarak akşamlar." (İbni Neccar)
"Gafil olduğu halde, gafletinden habersiz kimseye şaşılır. Şu kişiye de şaşılır ki ölüm onun peşinde iken, o dünyanın peşinde koşar. Rabbi kendinden hoşnut olup olmadığını bilmeden kahkaha ile gülene de şaşılır." (Ebu Nuaym)
"Eğer benim bildiğimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız da dünya sıkıntıları size ehven gelir ve ahireti dünyaya tercih ederdiniz." (Buhari)
"Dünya ile aramızda bir münasebet yok. Zira ben dünyada yaz gününde yola çıkan yolcu gibiyim. Yolcu yolda bir ağaç gölgesinde biraz istirahat eder, sonra gölgeyi terk edip gider. Ben de yoluma devam edeceğim." (Hakim)
"Dünya mümine mal olmaz. Zira dünya müminin imtihan yeri ve zindanıdır." (Ramuz 206/4)
          "İlmi kemale erdiği halde dünyaya rağbetten uzaklaşmayanın ilmi, kendisini ancak Allahu Teala'dan uzaklaştırır."
"Ahiret karşısında dünyanın değeri, ancak birinizin parmağını denize daldırıp çıkardıktan sonra parmağında kalan su damlası gibidir. Denizden ne kadarını eliyle alabildi bir baksın!" (Müslim)
 Rasulullah yanındaki sahabelerle birlikte çarşıdan geçiyordu. Kısa kulaklı bir oğlak ölüsüne rastladı, kulağından tutup kaldırarak "Hanginiz bunu bir dirheme alır!" dedi. Dediler ki "Daha az paraya da almayız, ne işimize yarar ki o". "Parasız verilse ister miydiniz?" diye sorunca ashab "Vallahi, ölü iken onu ne yapalım." dediler. Peygamberimiz de bunun üzerine "Vallahi, bu sizce nasıl kıymetsiz ise, dünya da Allah katında bu oğlak ölüsünden daha değersizdir" buyurdular. (Müslim)
          "Rasulullah omuzumdan tutarak bana "Ey Abdullah! Dünyada sanki bir garip veya bir yolcu gibi yaşa" dedi. (Buhari)
           Adamın biri gelerek: Ya Rasulullah! İşlediğim zaman Allah'ın ve insanların beni seveceği bir amel söyle" dedi. Rasulullah da şöyle buyurdu: "Dünyadan yüz çevir ki, Allah seni sevsin, insanların elindekilere göz dikme ki, onlar seni sevsin." (İbn-i Mace)
 "Dünya tatlı ve hoştur. AIIah sizi ona varis kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail'in iIk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır." (Müslim, Tirmizi, İbn-i Mace)
           "Dünya sevgisi, bütün kötülüklerin başıdır." (Beyheki)
  "Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi." (Tirmizi, İbn-i Mace)
           "Dünya arkasını dönmüş gidiyor, ahiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler ahiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok." (Buhari)
 "Dünyanızı düzeltmeye çalışın! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel edin." (Deylemi)
  Dünyayı sevene üç şey bulaşır: Sıkıntısı bitmez bir meşguliyet, ulaşılmaz bir emel, sıkıntısı bitmez bir ihtiras. (T.G/240)
  Dünyayı aklından çıkarmayana üç şey: Hiç bitmiyen bir endişe, hiç kurtulmayacağı bir meşgale, sona erdirilmez bir yoksulluk. (T.G/242)
Akıllı insanın üç alameti vardır: Dünyaya değer vermez, üzüntü ve eziyetleri şikayet etmez, musibet karşısında sabırlı olur. (Menakıb)
Akıllı, üç şeyi yapandır: Dünya kendini bırakmadan o dünyayı bırakır, ölmeden önce mezarını hazırlar, Yaratıcının rızasını kazanır. (T.G/236)
  Kalbin hastalığı dörttür: Dünyaya gönül vermek, yarının endişesi, başkasını kıskanmak, şan ve şöhret düşkünlüğü. (T.G/236)
 "Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil! İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve ölümden önce hayatın kıymetini bil." (Ebu Nuaym)

 Marifetnamedeki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

"Dünya iki gündür: Biri sevinç, biri üzüntü günüdür. Bunlar geçicidir. Öyle ise geçici olanı bırakın da daimi olan nimetlerine kavuşmak için çalışın."
"Dünya bir köprüdür hemen geçin, yalnız tamiri ile uğraşmayın, yolunuza devam edin."
"Arzusu ahiret olup, ahiret için çalışana, Allahu Teala dünyayı hizmetçi yapar."
"Yalnız dünya için çalışana, yalnız nasibi gelir, işleri karışık, üzüntüsü çok olur."
"Ahiretin sonsuz olduğuna inananın, yalnız bu dünyaya sarılması, çok şaşılacak şeydir."
"Dünya sizin için yaratıldı. Siz de ahiret için yaratıldınız! Ahirette ise, cennet ve cehennemden başka yer yoktur."
"Dünyaya düşkün olmak, insanın ahiretine zarar verir. Ahiretini seven dünyada haramlardan sakınır. Bu böyle olunca, siz bakiyi fani üzerine tercih ediniz."

Yüce Rabbimiz kudsi hadislerinde şunları buyurmuştur:

Ey Ademoğlu! Eğer sevgimi istiyorsan, kalbinden dünya sevgisini çıkar. Ben, Benim sevgimi ve dünya sevgisini asla bir kalpte birlikte bulundurmadım.
Ey Ademoğlu! Dünya sevgisiyle birlikte Benim sevgimi nasıl istiyorsun? Sevgimi ve rızamı dünyayı terketmekte ara. (Marifetname - Sayfa 429)


                                DÜNYA HAYATI HAKKINDA SÖZLER

"Dünyalık peşinde koşan kişi, deniz suyu içen insan gibidir, içtikçe susuzluğu artar, sonunda helak olur." (İsa A.S.)"
"Dünya sevgisini kalbinden söküp atıncaya kadar, kulun dini yerinde sabit değildir." (Yahya İbn-i Muaz Râzî K.S.)
"Dünyaya aldanmaktan sakının. Burası geçici yolcu konağıdır. Bugün burada yarın ahiretteyiz." (Yahya İbn-i Muaz Râzî K.S.)
"Dünya sevgisinin alameti, ayıplanmaktan korkmak, medhedilmekten (övülmekten) hoşlanmaktır." (Ebu Abbas Mürsî KS.)
"Kul Allahu Teala'nın sevgisini, onun sevmediklerine düşman olmakla kazanır. Onlar da; nefis, dünya, şeytandır." (Abdullah bin Mürteiş KS.)
"Dünyadan dünyalık ile kurtulmak istemek, ateşi saman ile söndürmek gibidir." (Bekir bin Abdullah KS.)
"Dünyaya kızmak için sebep yok, lakin onda Allah'a isyan edilir, ona kızılması bu yüzdendir." (İ.Âzam Rh.A.)
"Hak Teala sevdiği kuluna dünyayı daraltır; sevmediğine genişletir ve kendini unutmaya sebep kılar. Allahu Teala'yı bir an bile unutturacak dünya meşgalesinden hayır beklenmez." (Fudayl bin İyad KS.)