Şu ana kadar ölmüş bütün insanları
düşünün. O insanların hepsi şu anda dünyada değiller. O insanların dünyaya geri
dönmeleri hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Ölen insanlar dünyaya geri
dönemeyeceklerine göre, ne günahlarını telafi etmeleri ne de Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmaları hiçbir
zaman mümkün olmayacaktır. Herkes öldüğü ana kadar yaptıklarıyla ahirete
gidecektir. Allah hiçbir insana ölümden sonra dünyaya geri dönme imkanını
vermez. Allah’ın bu kanunu şu ana kadar nasıl devam ettiyse, kıyamet gününe
kadar da devam edecektir.
Öldükten
sonra Allah’ın bütün insanlara dünyaya geri dönme imkanı vermeyeceği çok önemli
bir gerçektir. Ancak bunu bilmeniz yeterli değildir; bu gerçek, hem unutmamanız
hem de üzerinde derin düşünmeniz gereken çok hayati bir konudur. Çünkü bu gerçekle
her an karşılaşabilirsiniz. Yani her an ölebilirsiniz. Ölüm geldiği anda
süreniz tamamlanacaktır ve dünya hayatına hiç geri dönmemek üzere ölüm sonrası
hayata gideceksiniz.
Ölümünüzden
sonra Allah’ın emirlerini yerine getirebilmeniz hiçbir zaman mümkün
olmayacaktır. Ne kadar yalvarıp yakarsanız da size bir fırsat daha tanınmaz.
Allah’a karşı yerine getirmediğiniz sorumluluklarınızı yerine getirmeniz için
size ek bir süre verilmez. Dünyada Allah’ın rızasını kazanma fırsatını
kaçırırsanız, ölüm melekleri yanınıza geldiği anda artık hiçbir zaman telafi
edemeyeceğiniz bu korkunç hatanızın farkına varacak ve pişmanlık içinde
olacaksınız. Allah’ın emirleri dünya hayatında yapılırsa makbuliyet kazanır.
Ölümünüzden sonra Allah’ın emirlerini yerine getirme fırsatı bir daha elinize
geçmeyecektir. İnsan ne yaparsa yapsın, bu dünyadan bir daha geri dönmemek
üzere ayrılacaktır.
Allah
dileseydi sizinde canınızı önceden alabilirdi. Eğer ölmüş olsaydınız sizde
dünyada olmayacaktınız. Cenaze namazınız kılınmış olacaktı. Adınızın, soyadınızın,
doğum ve ölüm tarihinizin yazılı olduğu mezarınız olacaktı. Bedeniniz toprağın
altında çürüyecekti. Dünyaya geri dönme imkanınız hiçbir zaman mümkün
olmayacaktı. Öldüğünüz ana kadar neler yapmışsanız onlarla ahirete gitmiş
olacaktınız. Dünya hayatında olmanız sizin için çok önemli bir fırsattır.
Hatalarınızı, günahlarınızı hemen şimdi telafi etmeniz mümkündür. Allah sizi şu
an yaşattığına göre bunun sizin için çok önemli bir fırsat olduğunu sakın
unutmayın. Bu fırsatı Allah’ın emirlerini her zaman yerine getirerek iyi
değerlendirin.
"Allah'tan geri
çevrilmesi mümkün olmayan o gün gelmeden evvel, Rabbinize ibabet edin ve o gün
sizin için ne sığınılacak bir yer var, ne sizin için inkar (etmeye bir
imkan)" (Şura Suresi, 47) ayetini asla unutmayın.
Dünyada
tek bir iyi işi bile yapma imkanınızın kalmayacağı ölüm anına ulaşmadan evvel
gücünüzün yettiğinin en fazlasıyla ahiret hayatı için çaba gösterin.
Cehennem
ehli ayetlerde bildirildiği üzere hesap gününde kendilerinden her isteneni
yapmak için yalvaracaklar ancak onlardan artık hiçbir şey kabul edilmeyecektir.
Dünyaya geri dönüp salih amellerde bulunmayı dileyeceklerdir ancak bu istekleri
de reddedilecektir. Telafi imkanı kalmadığını anladıklarında ise cehennem
ehlini dayanılmaz bir pişmanlık saracaktır. Burada yaşanan çaresizlik ve
pişmanlık duygusu ise, dünyadaki hiçbir şeye benzemez.
Kuran'da
ahiretteyken dünyaya geri dönmek isteyen insanların pişmanlıklarını içeren
konuşmalar bildirilerek insanlar uyarılmaktadırlar. Ayetler şöyledir:
Ya da azabı gördüğü zaman: "BENİM İÇİN BİR KERE DAHA (DÜNYAYA DÖNME
FIRSATI) OLSAYDI DA, İHSAN EDENLERDEN OLSAYDIM" (diyeceği günden sakının).
(Zümer Suresi, 58)
Suçlu-günahkarları, Rableri huzurunda başları öne eğilmiş olarak:
"Rabbimiz, gördük ve işittik; ŞİMDİ BİZİ (BİR KERE DAHA DÜNYAYA) GERİ
ÇEVİR, SALİH BİR AMELDE BULUNALIM, artık biz gerçekten kesin bilgiyle
inananlarız" (diye yalvaracakları zamanı) bir görsen. (Secde Suresi, 12)
İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, YAPTIĞIMIZDAN
BAŞKA SALİH BİR AMELDE BULUNALIM." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek
olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti.
Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (Fatır Suresi,
37)
Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "KEŞKE
(DÜNYAYA BİR DAHA) GERİ ÇEVRİLSEYDİK DE RABBİMİZ'İN AYETLERİNİ YALANLAMASAYDIK
VE MÜ'MİNLERDEN OLSAYDIK." (Enam Suresi, 27)
Artık bizim için ne bir şefaatçi var, ne de candan-yakın bir dost. BİZİM
BİR KERE DAHA (DÜNYAYA DÖNÜŞÜMÜZ MÜMKÜN) OLSAYDI DA İMAN EDENLERDEN OLABİLSEYDİK.
(Şuara Suresi, 100-102)
…Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki:
"Gerçekten Rabbimiz'in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize
şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? VEYA GERİ ÇEVRİLSEK DE İŞLEDİKLERİMİZDEN BAŞKASINI
YAPSAK." Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır,
uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır. (Araf
Suresi, 53)
Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: "RABBİM, BENİ
GERİ ÇEVİRİN. Kİ, GERİDE BIRAKTIĞIM (DÜNYA)DA SALİH AMELLERDE BULUNAYIM."
Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir. Onların
önlerinde, diriltilip kaldırılacakları güne kadar bir engel (berzah) vardır.
(Müminun Suresi, 99-100)
Allah
bir ayetinde …Şayet (dünyaya) geri
çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine
döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. (Enam Suresi, 28) ifade
ettiği gibi geri gönderilseler dahi, ölüp ahirete gittikleri onlara
unutturulur. Hatırlamadıkları için de kaldıkları yerden yaptıkları
ahlaksızlıklara devam ederler. Kuran ahlakına uymayan yaşamlarını sürdürürler.
Ahirette
insanların bir bölümü ayetlerde bildirildiği gibi dünyaya geri dönmek
isteyecekler ancak, kendilerine bunun kesinlikle mümkün olmadığı o an
açıklanacaktır. Bunun için öldükten sonra gerçeği kavramak ve fayda etmeyecek
bir pişmanlık yaşamak yerine dünya hayatında imkan varken Allah’ın rızasını
kazanmak gerekir.
Sonuçta insan ne yaparsa yapsın,
ister kendisine hatırlatılanları hatırda tutup kulluk etsin, isterse tüm
öğütleri unutup bir yana bıraksın Allah'a döndürüleceği o güne doğru hızla
ilerlemektedir. İnsanlar bu gerçekten bir ayette şöyle haberdar edilmişlerdir:
Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir
çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın. (İnşikak Suresi, 6)
Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle
buyurmuştur:
(Beş
şeyden önce beş şeyin kıymetini bil! İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan
önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve
ölümden önce hayatın kıymetini bil!) (Ebu Nuaym)